Sosyal medya hesabımda yaptığım bir paylaşım üzerine gelen yorumları görünce, üzülmekten çok şaşırdım. Çünkü eleştiriden çok öfke patlaması, analizden çok hamaset, siyaset ahlakından çok kişisel aidiyet refleksi vardı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği söz son derece açıktı:
“CHP, yolsuzluklarla anılamaz; anılmamalıdır. Arınmak zorundayız.”
Bu cümle, herhangi bir partilinin değil, vicdan sahibi bir yurttaşın bile tereddütsüz desteklemesi gereken bir ilkedir. Buna rağmen bazı arkadaşlar, eleştiri değil saldırı üreten bir dille, hakaretle, seviyesizlikle tepki veriyor. Bu tavır, sadece ayıp değil; siyasi ahlaksızlıktır.
Bunun neresi yanlış? Neresi tartışmalı? Neresi partiye zarar?
Aksine, bu sözlerin yapılmaması – susulması – işte o gerçek zarardır.
Ama bazı arkadaşlar, eleştiri sınırını aşarak Kılıçdaroğlu’na öyle ifadeler savuruyor ki… Bir Cumhuriyet Halk Partilinin değil, herhangi bir sağduyulu yurttaşın bile kullanmayacağı seviyede cümleler. Bu yaklaşım, sadece saygısızlık değil; partinin kültürüne, tarihine, hafızasına ihanettir.
Şunu artık açıkça söylemek zorundayım:
Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna oturan her genel başkan, kişisel duygularımız ne olursa olsun, bu partinin emanetini taşımış bir değerdir. Onlara hakaret etmek, kendi partisini aşağılamaktır.
Eksikleri olur mu? Elbette olur. Eleştirilirler mi? Elbette eleştirilirler. Ama hakaret ederek değil; çamur atarak değil; eleştiri başka şeydir, gözü dönmüş fanatizm başka şeydir. Kutsallaştırmak da yanlıştır, şeytanlaştırmak da.
Benim siyasal çizgim kırk kere yazıldı, söylenildi:
Parti içi demokrasi yoksa, ülke için iktidar yoktur.
Baykal döneminde yazdım, Kılıçdaroğlu döneminde yazarak uyardım, Özel döneminde de aynı tutarlılıkla söylüyorum. Çünkü ben kişilerin eteğine tutunarak siyaset yapanlardan değilim.
Ben ilkelere yaslanan bir siyaset anlayışının savunucusuyum.
Bu nedenle, benim paylaşımlarıma kendi önyargılarını, kendi hesaplaşmalarını ve kendi fanatizmlerini yansıtanlara açık bir sözüm var:
Bu partiye en büyük zararı, fikri olmayan ama birilerine kör bağlılıkla saldıranlar veriyor.
Bu davranış, ne dava bilincidir ne partililiktir. Bu, olsa olsa bir kısır fanatizmden ibarettir.
Siyaseti bir kişiye angaje ederek savunulmaz hale getirenlere açıkça söylüyorum:
Benim paylaşımlarıma kendi önyargılarınızı giydirmek siyasi ahlaksızlıktır.
CHP’nin bugün ihtiyacı olan;
kişilere tapınan bir siyaset değil,
ilkelere bağlı bir siyaset;
saldırganlık değil, akıl;
karalama değil, dürüstlüktür.
Bu nedenle tüm yol arkadaşlarıma net bir çağrı yapıyorum — rica değil, uyarıdır:
- Geçmişine sövenin gelecekte söz söyleme hakkı kalmaz.
- Genel başkanlarını hedef tahtasına çeviren bir parti ayakta duramaz.
- Öfke ile siyaset yapanın gözü gerçeği görmez.
- CHP’nin kurumsal aklı kişisel kaprislere kurban edilemez.
Eleştirelim; ama bilgiyle, sorumlulukla, devlet geleneği bilinciyle.
Konuşalım; ama seviyeyi düşürmeden, hakaret çukuruna yuvarlanmadan.
Tartışalım; ama partiyi bölerek değil, büyüterek.
Bu partinin birikimi kişilerin değil, halkın emeğidir.
Ve biz bu emanete sahip çıkmak zorundayız.
Ve unutmayın:
Siyaset ahlaktır. Ahlak yoksa geriye sadece gürültü kalır.




1.Șu anda ülkede yargi olduğuna inanıyor musunuz?
2.Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diploması sizce de geçersiz mi?
3.CHP ‘nin Cumhurbaşkanı Adayı 15,5 milyon kişinin oyunu almış bir insanın siyasallașmıs bir yargı aparati ile iceri alınması sizi rahatsız etmiyor mu?
4.Erdoğan da İSTANBUL Büyük Şehir Belediyesi Başkanı iken hakkında dava açıldı. Dava bitinceye kadar Erdoğan tutuksuz olarak dolaştı ve başkanlığa devam etti. Taaa ki, mahkeme ceza verinceye kadar.
5. Peki Erdoğan tutuksuz yargilanmisken İmamoğlu iddianame bile yokken tutuklanması sizce doğru mudur?
6.IBB eski Başkanı yolsuzluklari ayyuka çıktığı icin Erdogan tarafindan gorevden alınmadı mı? (Kadir Topbaş?
7.Melih Gökçek hakkinda CHP suç dosyası sunduğu halde Melih Gokcek’e dava açılmazken, hiç bir tane AKP li baskana dava acilmazken, CHP li belediye başkanlarının suçlu oldukları için tutuklanmış olduklarına siz inanıyor musunuz?
Saraya bağlı yargıya elbette inanmıyorum, güvenmiyorum, Ekrem Başkan’ın ilçe başkanı döneminden belediye başkanlık döneminin tamamını takip ediyorum. 12 yıl aylık çıkan Kent ve Belediye dergimizde her ay haberlerini yaptım, 2 defada dergide bir ilçe başkanı iken birde Beylikdüzü Belediye başkanı iken röportaj yaptım. Solmedya yı gerçekten takip ediyorsan İmamoğlu ve CHP haberleri ile dolu, benim için CHP’nin kurumsal kimliği önemli, benim, senin veya başka birinin, Kılıcdaroğlu’nun, Özgür Özel’in , Ekrem İmamoğlu’nun hiç önemi yok… Partimizi korumak zorundayız, kişileri değil… Kişileri, olayları tartışmak zaten bilgisiz insanların çığırtkanlığıdır, önemli olan ilkeleri konuşmak ve tartışmak olmalıdır. CHP’de tek lider Mustafa Kemal Atatürk’tür, diğerleri dönemsel Genel başlan, Atatürk’ün koltuğuna oturan her kim olursa saygısızlık yapmak doğru değil, yanlışı yapıcı bir şekilde eleştirelim…