|
Getting your Trinity Audio player ready...
|
SOLMEDYA – Yeni açılım süreci çerçevesinde TBMM’de kurulan araştırma komisyonunda dinlemelerin tamamlanmasının ardından raporlama aşamasına geçildi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, siyasi partilerden görüş ve önerilerini içeren raporlarını TBMM Başkanlığı’na sunmalarını istemişti. Bu kapsamda CHP’nin hazırladığı ayrıntılı raporu pazartesi günü TBMM Başkanlığı’na teslim etmesi beklenirken, AKP’nin raporunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunduktan sonra Meclis’e ileteceği bildirildi.
Yeni Yol Grubu ile Yeniden Refah Partisi de raporlarını pazartesi günü sunmayı planlıyor. Bugüne kadar DEM Parti, MHP, DSP ve EMEP raporlarını TBMM Başkanlığı’na teslim etti. Raporların tamamlanmasının ardından TBMM Başkanlığı tarafından tüm siyasi partilerle paylaşılması ve ardından nihai rapor yazımına geçilmesi öngörülüyor. Nihai raporun, ayın sonuna kadar TBMM Genel Kurulu’na sunulması bekleniyor.
Bu süreçte AKP’nin hazırladığı 10 bölümden oluşan 60 sayfalık “Terörsüz Türkiye” raporu ile MHP’nin Meclis’e sunduğu 120 sayfalık raporun ayrıntıları da netleşti. Her iki rapor, örgütün tamamen silahsızlanmasını ve dağılmasını, yasal düzenlemelerin ön koşulu olarak tanımlıyor. AKP ve MHP, Türk Ceza Kanunu’nun 221. maddesi çerçevesinde, suça karışmamış örgüt üyelerinin teslim olmaları halinde ceza almayabileceği görüşünde birleşiyor. Ancak her iki parti de bunun “tam beraat” anlamına gelmediğini, denetimli serbestlik ve adli takip mekanizmalarının uygulanacağını vurguluyor.
Raporlarda, Meclis’in düzenleme yapabilmesi için örgütün tüm unsurlarıyla dağılması, silahların bırakılması ve bu durumun MİT, TSK ve Emniyet tarafından resmen açıklanmasının temel eşik olduğu ifade ediliyor. Eyleme karışan kişilerin, örgüt üyeliğinden değil, işledikleri suçun niteliğine göre yargılanacağı belirtiliyor. Olası ceza indirimlerinin ise “kamu vicdanını rahatsız etmeyecek” nitelikte olması gerektiği her iki raporda da yer alıyor.
Teslim olan veya dağdan inen kişilere yönelik psikolojik destek, sosyal uyum ve meslek edindirme programları iki raporda da ortak başlıklar arasında bulunuyor. Ancak raporlar arasındaki en dikkat çekici fark, Abdullah Öcalan konusundaki yaklaşımda ortaya çıkıyor. AKP raporunda Öcalan’ın adına hiç yer verilmezken, MHP raporunda Öcalan’ın örgütün dağılmasıyla ilgili şartlar arasında açık şekilde anıldığı ifade ediliyor.
PYD ve Suriye başlığı da önemli bir ayrışma alanı olarak öne çıkıyor. MHP raporu, PYD’yi örgütün parçası olarak tanımlayarak tamamen dağıtılmasını şart koşuyor. AKP raporunda ise PYD ismi kullanılmıyor; bunun yerine “Suriye’de herhangi bir yapının oluşturulmaması” ifadesi tercih ediliyor. AKP raporu süreci üç ana eşik üzerinden tanımlıyor: Kandil’in etkisiz hale getirilmesi, 10 Mart Mutabakatı’na uyulması ve Suriye’de yeni bir yapının oluşmaması. MHP ise daha geniş bir çerçeve çizerek, örgütün tüm yapılarıyla birlikte tamamen dağıtılmasını temel koşul olarak belirliyor.
AKP raporunda ayrıca, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında yaşanan isyanlar sonrasında çıkarılan af düzenlemeleri örnek gösteriliyor. Bu kapsamda, Şeyh Said isyanı sonrasında destekçileri hakkında verilen idam cezalarının, beş yıl suç işlenmemesi şartıyla infaz edilmediği anımsatılıyor. AKP, örgütün dağılması halinde cezaların düşürülmesi ve adli takip süreçlerini ayrıntılandırırken; MHP, mevcut infaz rejiminin baştan sona yeniden yazılması gerektiğini savunuyor ve mevcut sistemi “yamalı bohça” olarak nitelendiriyor.
Her iki parti, suça karışmamış örgüt mensuplarına yönelik düzenlemelerde ortak bir zeminde buluşsa da; Öcalan, PYD ve sürecin kapsamı gibi başlıklarda belirgin görüş ayrılıkları bulunuyor.
