1. Haberler
  2. Genel
  3. Birlik Yürüyüşü: Emeklilik Bir Hayat Meselesidir

Birlik Yürüyüşü: Emeklilik Bir Hayat Meselesidir

Emeklilik Türkiye’de artık bir “dinlenme” dönemi değil, açık bir hayatta kalma mücadelesidir. Yıllarca çalışmış, üretmiş, bu ülkenin zenginliğine katkı sunmuş milyonlarca insan için hayat, maaş gününe kadar tutulan bir nefese indirgenmiş durumda.

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert
Getting your Trinity Audio player ready...

Bedriye YILDIZELİ

Emeklilik Türkiye’de artık bir “dinlenme” dönemi değil, açık bir hayatta kalma mücadelesidir. Yıllarca çalışmış, üretmiş, bu ülkenin zenginliğine katkı sunmuş milyonlarca insan için hayat, maaş gününe kadar tutulan bir nefese indirgenmiş durumda.

Bu tablo bir kader değil. Bir hesap hatası da değil.
Bu tablo bilinçli bir siyasal tercihin sonucudur.

Emekli Maaşı Nasıl Bu Hale Geldi?

Emeklilik sistemi çoğu zaman teknik terimlerle anlatılıyor. Oysa gerçek hayat çok daha yalın:

  • Yıllarca çalışıyorsunuz, düşük ücretle ve uzun saatler.
  • Çoğu zaman SGK’ya kazancınız asgari ücretten bildiriliyor.
  • Prim gününüz doluyor ama kazanç düşük kalıyor.
  • Aylık bağlama oranı (ABO) yıllar içinde bilinçli biçimde düşürülüyor.
  • Güncelleme katsayısı enflasyonu bile telafi etmiyor, refah payı içermiyor.

Sonuç:
Hayat boyu emeğin karşılığı, açlık sınırının altında bir emekli aylığı.

Bu yüzden bugün ortaya çıkan sistem şudur:
Daha uzun çalışan daha az maaş alıyor.
Daha çok üreten daha yoksul emekli oluyor.

Emekli aylığı; kaç yıl çalıştığınızdan çok, iktidarın sizi ne kadar paya layık gördüğüyle belirleniyor.
Bu nedenle emeklilik meselesi teknik değil, aktüeryal değil; siyasaldır.
Bu, açık bir bölüşüm meselesidir.

Emeklilik Bir Direnme Biçimine Dönüştü

Açlık sınırı 28 bin lirayı aşmışken milyonlarca emekli 17 bin liranın altında bir gelirle yaşamaya zorlanıyor. “Emekliler yılı” ilan edilen bir ülkede emekliler ya yeniden çalışıyor ya da hayatta kalmaya çalışıyor. Çoğu zaman ikisini birden.

Bu bir yoksulluk politikasıdır.
Ve bilinçlidir.

Bugün emekli çalışmak zorunda kalıyorsa,
iş cinayetlerinde ölen her dört işçiden biri emekliyse,
emeklilik artık dinlenme değil hayatta kalma evresiyse,
bunun nedeni “kaynak yokluğu” değil, bölüşüm tercihidir.

27 Aralık: Sıradan Bir Yürüyüş Değil

27 Aralık’ta İzmit’te yapılacak yürüyüş, alışıldık bir çağrı değil.
Bu yürüyüş gerçek anlamda bir Birlik Yürüyüşüdür.

Uzun zamandır adını çok duyup kendisini az gördüğümüz bir şey nihayet somutlaşıyor:
Emekli sendikaları ve emekli dernekleri, bu kez yan yana gelmiş kalabalıklar olarak değil, ortak karar almış bir irade olarak sahneye çıkıyor. Bir hazırlık komitesi kuruluyor; siyasi partilere, sendikalara, meslek örgütlerine ve demokratik kitle örgütlerine açık çağrı yapılıyor.

Bu, ne söylediği belli olmayan geçici birleşmelerden biri değil.
Bu, ortaklaştırılmış akla dayanan bir birliktelik.

Birlik tartışmalarına yıllardır eleştirel yaklaşan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim:
Bu adım, “birlik” sorusuna verilmiş sahici ve güçlü bir cevaptır.

Bu sürecin arkasındaki emek ve bilinçli çalışma açısından Selman Kurcan’ın gösterdiği özveriyi özellikle anmak gerekir. İsminin öne çıkmasını istemeyeceğini bilerek söylüyorum: Bazen örnek göstermek, kişiyi yüceltmek değil; doğru çalışma tarzını görünür kılmaktır.

Bugünün Yoksul Emeklisi, Yarının Güvencesiz Gencidir

Emeklilik sorunu sadece bugünün emeklilerinin sorunu değildir.
Bugün emekliye verilen pay, yarın gençlere verilecek hayatın habercisidir.

Bir ülkede emekli yoksulluğu normalleşmişse, gençlerin geleceği de güvencesizdir.
Bugün “bütçe disiplini” denilerek emeklinin payı kısılıyorsa, yarın aynı gerekçeyle gençlerin ücretleri ve sosyal hakları budanacaktır.

Emeklilik, bir hayatın sonu değil; bir toplumun emeğe verdiği değerin göstergesidir.
Ve o değer bugün düşmektedir.

Rakamlarla Gerçek

  • En düşük emekli aylığı: 881 TL
  • Açlık sınırı: 412 TL
  • Emeklilerin %85’i açlık sınırının altında
  • 2024’te iş cinayetlerinde ölen her 4 işçiden 1’i emekli
  • Türkiye, Avrupa’da en düşük emekli aylığında 28. sırada

Ama asıl çarpıcı olan şudur:

1995’te emekli maaşı, kişi başına milli gelirin %65–70’i düzeyindeydi.
Bugün bu oran %30’un altına düşmüş durumda.

Ülke büyüdü.
Milli gelir arttı.
Ama emeklinin payı yarı yarıya azaldı.

OECD ülkelerinde bu oran %55–75 arasındayken, Türkiye’de emekli ülkesinin ortalama refahının yarısından bile azıyla yaşamaya zorlanıyor.

Bu bir ekonomik zorunluluk değil.
Bu, siyasal bir tercihtir.

Bir Masa, Bir Ekmek, Bir Bıçak

Ortada büyük bir masa var.
Üzerinde ülkenin ürettiği toplam zenginlik duruyor.

Eskiden emekliye bu ekmekten kalın bir dilim veriliyordu.
Sonra biri bıçağı aldı.
Her yıl dilimi biraz daha inceltti.

“Bütçe” dedi.
“Reform” dedi.
“Aktüeryal denge” dedi.

Bugün emekliye uzatılan şey neredeyse bir kırıntı.

Ama ekmek küçülmedi.
Sadece kimin ne kadar alacağı yeniden belirlendi.

Emeklilik bir hesap hatası değil, bıçağı tutan elin tercihidir.

Çağrı

27 Aralık Cumartesi, saat 17.30’da
Belediye İşhanı önünde buluşalım,
İzmit İnsan Hakları Parkı’na yürüyelim.

Bu yürüyüş geçmiş için değil,
gelecek için.

Yan yana gelmek bir tercih değil,
yarını savunmaktır.

Ve evet,
o masayı devirelim.

Bedriye YILDIZELİ
Köşe Yazısı

Birlik Yürüyüşü: Emeklilik Bir Hayat Meselesidir
+ - 0

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin