Atilla YÜCEAK
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Herbokologlar Üzerine!

Herbokologlar Üzerine!

Megalomani; Psikolojide kişilik bozukluklarıyla ilişkili bir durum olarak değerlendirilir.

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

Megalomani;
Psikolojide kişilik bozukluklarıyla ilişkili bir durum olarak değerlendirilir.
Herbokolog edasıyla;
Bireyin kendini aşırı yüceltmesi,
eleştiriye kapalı olması ve gerçeklikten kopmasıyla görülür ki istediğine ulaşamamış,
ulaşmak için çırpınsa da başarılı olamamış daha çok başkasının emekleri üzerinden yükselmeye çalışan ezik insanlarda görülmektedir.
Ateş;
Aklı, bilimi ve tekniği doğurur.
Ama onun asıl parmağı ateş değil, umuttur!
Ne var ki satışa gelmiş bir umut da;
Bireyi özgürleştiren bir bilinç değil,
ölümü erteleyen bir yanılsamadır.
Yüzleşmek,
hele ki insanın kendisiyle yüzleşmesi iyidir.
Sürekli ertelenen bir yüzleşme insanı çürütür!
Bugün de kendini bir yerlere konumlandırma umudu satılıyorsa,
stelik bunu birilerini kullanarak yapmayı alışkanlık haline getirmiş ise başka bir ahlaksızlık boyutuna evrilmiş demektir.
Siyasette, dinsel, siyasal ve toplumsal reklamlar ile sömürgen ruhu depreştirmek;
“Biraz daha sabret”,
“Az kaldı”,
“Ben,
ben olunca yarın daha güzel olacak,
ben,
ben…”
Oysa bazen umut,
kurtuluş değil;
En zarif boyunduruktur!
Kimi zaman aldatılmamış bir bilinçtir umut.
Ve insanı gerçekten özgürleştiren şey,
umudun kendisi değil,
umuda rağmen gerçeği görme cesaretidir….
Dünyanın merkezinde kendini görme!
Toz tanesi kadar yer kaplamaktasın!
Demokratik” sözcüğünü adından eksik etmeyen ama kırıntısı dahi olmayan feodal yapıların içinde döne döne bir hal olmuş bunlara;
Kart’a kaçan,
yaprakları dökülmüş bir pırasaya dönmüş;
Yine de kendini fasulye gibi nimetten saydırmaya çalışıyorlar.
Boyalar akmış,
vitrin çökmüş,
maskeler düşmüş.
Buna rağmen yine de görünür olma sevdası us’unu oynamış.
Gardı düşmüş,
mosmor suratla aynı koltuk sevdası,
aynı kibir,
aynı sahte özgüven…
Senin sorunun devrim sosyalizm falan değil;
Senin sorunun konumunu kaybetmemek ki kaybetmişsin.
Farkında olduğun için de kıskançlık krizleri geçirmektesin.
Yıllardır örgütlerin sırtından geçindiniz.
Sözünüzü geçiremediğinizde tam bir provokatör gibi hareket etmektesiniz,
bunu iki kez yaptınız,
üçüncü de tuzağa düşülmediği için çuvalladınız.
İşçinin,
emekçinin,
bedel ödeyenlerin omuzlarına basarak yukarı çıktınız.
Kumarhane, meyhane işleterek, dağda bayırda gezip geldikten sonra ille de baş olma derdine düştünüz,
Milletvekili sıralaması için”Yoldaş” dediğin avukatın sırasının önünü geçmek için az takla atmadınız.
Bu şehirde “Kent uzlaşısı”nın yıkılma sebebi sizsiniz.
Egonuza yenik düşerek kafanıza göre iş pişirme hesabıyla:
“Kapalı kapılar ardında iş çeviriyor, belediyeden çıkmıyor” diyenler gerçekten çok haklıymış.
Siz saklandınız,
İnsanlar işkence tezgahından geçerken siz sessizliğe gömüldünüz askere kaçtınız,
gizlenip görmezden geldiniz,
bu yüzden de bedel ödemediniz;
Bedel ödeyenlerin emeğini pazarladınız.
Mücadeleyi kariyere,
direnişi vitrine,
özveriyi CV’ye çevirip belediye koridorlarında,
köşelerinde dolandırıp durdunuz.
Buna da utanmadan “Deneyim” dediniz.
Yeri geldi Aleviliği yeri gerdi sosyalistliği kullandınız,
Bu eski revizyonistler hep mi böyle,
Hep mi birbirinize benziyorsunuz…
Emek hırsızlığı en sinsi ihanettir.
Slogan atar ortada görünmez;
Kürsüye çıkar, ama barikatta yoktur;
Konuşur, ama susması gereken yerde susmaz.
“En akıllı en çok bilen sizsiniz!”
Halkı da örgüt tabanını da “Aptal” sanırsınız.
Oysa herkes görüyor:
Kim çalışıyor,
kim poz kesiyor;
Kim bedel ödüyor,
kim bedelden boş beleş geçiniyor.
At, bırak bu arpayı artık.
Bu toplum yemiyor.
Aynı laflar,
aynı hamaset,
Bir türlü içeriğinden nasiplenemediğin, aynı içi boş”Yoldaş” pazarlama ve “Devrimcilik”artık sökmüyor. Zaman değişti;
Maskeler düştü.
Ya gerçekten emeğin safında yer alacaksınız ya da yıllarca sırtından geçindiğiniz mücadelenin yüz karası olarak anılacaksınız.
Senin gibi kumarhane işletenler bilir;
“Kasa hep kazanır” derler.
Para seninse sorun yok, başkasının parasıyla emeğiyle kumar oynamanız nasıl bir kurnazlıkdır?
Yoksa bu da meyhane çalıştırdığın günlerden kalma bir alışkanlık mı?
Bu mücadele kariyer basamağı değil;
Bedel ister.
Ve bedel ödemeyenlerin devri kapanıyor.
Sahi sen hiç bedel ödedin mi bu kadar atıp tutmana rağmen bir gün gözaltına alındı mı,
tutuklandı mı?..
Şiir Sevda’nın Militanıdır!
Aşk Örgütlenmektir!
Dinleyelim mi!

Herbokologlar Üzerine!
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin