Burhanettin Yılmaz – 11 Kasım 2025
Türkiye siyasetinde gerilimin dozu giderek artıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik “yolsuzluk” iddialarıyla başlayan süreç, Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) de içine alan tartışmalı bir yargı hamlesine dönüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, İBB iddianamesinin ardından Yargıtay’a “CHP hakkında bildirimde bulunması” kamuoyunda bir anda “CHP kapatılıyor mu?” sorusunu gündeme taşıdı.
Ancak Başsavcılıktan gelen açıklama, meseleyi farklı bir çerçeveye oturttu:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapatılması yönünde bildirimde bulunulmamıştır; iddianamede de açıkça belirtildiği üzere Siyasi Partiler Kanunu gereği bildirimde bulunulmuştur.”
Yani teknik olarak ortada bir “kapatma davası” yok. Fakat siyaseten yaşananların, Türkiye’nin çok partili hayatına gölge düşürecek bir nitelik taşıdığı da ortada.
Atatürk’ün Partisine Dokunmak
Cumhuriyet Halk Partisi sadece bir siyasi örgüt değil; bu ülkenin kuruluşunun siyasi belleğidir.
Atatürk’ün mirasıyla yoğrulmuş, Cumhuriyet’in temel değerlerini temsil eden bir partiyi hedef alan her hamle, aslında bu ülkenin demokratik mirasına yönelmiş olur.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’in tepkisi bu yüzden yalnızca siyasi değil, tarihsel bir uyarıdır:
“Atatürk’ün kurduğu CHP’ye dokunmak boyunuzu da haddinizi de aşar.”
Bu cümle, bir öfke ifadesinden öte, Türkiye demokrasisine yönelen tehlikeyi işaret ediyor. Çünkü CHP’yi susturmak, bu ülkenin çok sesliliğini susturmak anlamına gelir.
Yargı mı, Siyaset mi?
Savcılığın açıklamasında “suç gelirleriyle partiye malvarlığı kazandırıldığı” ve “seçim çalışmalarında bu paraların kullanıldığı” yönünde iddialar yer alıyor. Bu tür suçlamalar varsa, elbette hukuk işleyecektir.
Ama mesele şu: Hukuk, siyasi silah olarak mı kullanılıyor, yoksa gerçekten bağımsız bir yargı süreci mi yürütülüyor?
Türkiye’nin son yıllardaki tecrübeleri, bu tür dosyaların çoğu zaman siyaseten “kurgulandığı” yönünde geniş bir kamu kuşkusuna neden oldu.
Bu yüzden bu bildirim, sadece bir hukuk işlemi değil, aynı zamanda bir siyasi mesaj olarak algılandı.
CHP’yi Susturamazsınız
Cumhuriyet Halk Partisi, 100 yıla yaklaşan tarihinde darbelerden, yasaklardan, tehditlerden geçti.
Ne İnönü döneminde çok partili hayata geçişte, ne 12 Mart’ta, ne de 12 Eylül’de susturulabildi.
Bugün de susturulamayacaktır.
Çünkü CHP, yalnızca bir siyasi parti değil; Türkiye’nin laik, demokratik ve çağdaş geleceğine inanan milyonların ortak iradesidir.
Kapatma tehdidiyle, soruşturma dosyalarıyla, yargı hamleleriyle bu iradeyi bastırmaya çalışanlar bilmelidir ki:
Cumhuriyet Halk Partisi bir tabeladan ibaret değildir.
O, Türkiye Cumhuriyeti’nin vicdanıdır.
Son Söz
Türkiye’nin hukuk devleti olma iddiası, tam da bu tür kritik dönemeçlerde sınanır.
Gerçek hukuk, kimseye dokunulmazlık sağlamadığı gibi, kimsenin siyasi rövanş aracı da olamaz.
Varsa bir mülk alımıyla ilgili usulsüzlük, o usulsüzlüğü yapanlar yargılanabilir; ama CHP asla.
Cumhuriyet Halk Partisi, suç örgütü değil; bu ülkenin vicdanıdır.
Bugün CHP’ye yöneltilen her saldırı, yarın Türkiye demokrasisine yönelmiş bir darbe olarak tarihe geçecektir.
Ve tarih defalarca gösterdi:
Cumhuriyet Halk Partisi’ni kapatmak, ne boyla ne de haddinle mümkündür.
Cumhuriyet Halk Partisi sadece bir siyasi örgüt değil; bu ülkenin kuruluşunun siyasi belleğidir.KURUCU ve KURTARICIDIR. Bir imparatorluğun çöküntüleri arasından YENİDEN doğmuştur. Devrilen çınarın yeni Filizidir ve bu filiz 102 yaşındadır.
Atatürk’ün mirasıyla yoğrulmuş, Cumhuriyet’in temel değerlerini temsil eden bir partiyi hedef alan her hamle, aslında bu ülkenin demokratik mirasına yönelmiş olur.
Chp sadece Bir ülkenin siyasi partisi temsil etmez Tüm Mazlum ülkelerin çağdaşlık yolundaki HARITASIDIR.