Siyaset, topluma hizmet etmek, adaletli bir yönetim sağlamak ve vatandaşların refahını artırmak amacıyla yapılmalıdır. Ancak Türkiye’de siyasetin gerçek anlamından uzaklaştığı ve rant eksenli bir düzene dönüştüğü yönündeki eleştiriler giderek artmaktadır.
Türkiye’de siyasetin halkın gerçek talepleri yerine, kişisel çıkarlar doğrultusunda şekillendiği sıkça gözlemlenmektedir. Seçim dönemlerinde siyasetçiler, hak, hukuk ve adalet vurgusu yaparak oy almak için çeşitli vaatlerde bulunurlar. Ancak seçildikten sonra bu sözleri unutup, koltuklarını korumak için yeni yasalar çıkarmaya odaklandıkları kamuoyunda tartışılan konular arasındadır. Mevcut yasalar içinde seçilmiş olan siyasetçilerin, kendi dönemleri boyunca belirlenen yasal çerçevede hareket etmesi gerekirken, siyasi hesaplar doğrultusunda yasaları değiştirme girişimleri büyük endişe yaratmaktadır.
Siyasetin Ranta Dönüşmesi ve Mal Varlıkları
Bazı siyasetçilerin, görev süreleri boyunca:
- Kendi siyasi çıkarlarını koruyacak düzenlemeler yapması,
- Halka verilen vaatleri unutması,
- Şeffaflık yerine kişisel servetlerini artırmaya odaklanması, siyasetin hizmetten uzaklaşıp rant üzerine şekillendiğini gösteren en önemli unsurlar haline gelmektedir.
Bir siyasetçinin seçim öncesindeki mal varlığı ile seçildikten sonraki mal varlığı karşılaştırıldığında, gerçek niyetleri daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Özellikle seçim döneminde bir alyansla halkın karşısına çıkan, çocuğunu bursla okutan siyasetçilerin, yıllar içinde büyük servetler edinmesi, siyasetin özünün sorgulanmasına neden olmaktadır.
Gerçek Barış Ayrıştırmadan, Siyasi Reformlarla Sağlanır
Barışın kalıcı olması için yalnızca siyasetçilerin söylemleri değil, halkın gerçek taleplerini karşılayacak reformlar gereklidir. Kürt-Türk ayrımı üzerinden yapılan siyasi hesaplar, halkın ortak yaşam iradesini zayıflatmakta ve barışın samimiyetini gölgelemektedir.
Gerçek barışın sağlanması için: ✅ Hak, hukuk ve adaletin herkes için eşit uygulanması, ✅ Vatandaşların haklarını güvence altına alan siyasi reformların hayata geçirilmesi, ✅ Etnik kimlikler üzerinden ayrıştırıcı söylemlerden kaçınılması, şarttır.
Gerçek çözüm, siyasi rant ve bölücülükten uzak, demokratik reformlar temelinde şekillenmelidir. Toplumun tüm kesimlerinin ortak değerler etrafında birleşmesi, Türkiye’nin geleceğini istikrara kavuşturacak ve kalıcı barışı tesis edecektir.
Sonuç: Halk İçin Siyaset, Rant İçin Değil
Türkiye’de siyasetçilerden beklenen gerçek değişim, ancak halkın çıkarlarını gözeten, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışıyla mümkün olabilir.
Bunun için: ✅ Seçim öncesi vaatlerin takip edilmesi ve hesap verilebilirliğin sağlanması, ✅ Mevcut yasalar içinde hareket edilerek, seçim dönemine uygun reformların belirlenmesi, ✅ Mal varlığı değişikliklerinin şeffaflıkla açıklanması ve denetlenmesi, ✅ Siyasetin rant değil, hizmet için yapıldığı bir anlayışın oluşturulması, gerekir. Hatta siyaset yapmaya 65 yaş sınırı getirmek, geleceği doğru şekillendirmek için de önemli olur. 100 M2.arsasını satmak için nöroloji doktorundan rapor alınırken, ülkenin kaderini yaşlı ve sulanmış beyinlere bırakmak oldukça düşündürücü değil mi?
Türkiye’de siyasetin temel amacının tekrar hizmet odaklı hale gelmesi, ancak toplumun siyasi bilincini artırması ve hesap soran bir sistemin güçlenmesiyle mümkün olacaktır.
Saygılarımla…






Merkezi yönetimde yani iktidar sahipleri olanların çoğu bu şekilde ama maalesef yerelde de bu durum böyle. Zaten siz de yazınızda iktidar-muhalefet ayrımı yapmadan durumu izah etmişsiniz. Uzun lafın kısası Kemal Kılıçdaroğlu döneminden sonra CHP’mizden seçilmiş bir çok belediye başkanı da rant siyaseti yapıyor.
Harikasın hemşerim kalamine sağlık