Siyaset Kimin İçin Yapılır?

Doğumuzda ve güneyimizde savaş,

Memlekette yoksulluk, yoksulluk ve açlık,

İktidarın derdi Ekrem İmamoğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP).

CHP yönetimi değişsin, İmamoğlu aday olmasın,

Halk meydanlarda olmasın, gençler sussun,

RTE’nin tek adam iktidarı sürsün,

Siyaset de kapalı kapılar arkasına dönsün.

*

Kapalı kapılar arkasında ve salonlarda siyaset kimin için yapılır?

Kişiler için.

Demokrasinin asıl sahibi halk kapıların ve salonların dışında kalır.

Vekiller kapıların arkasında sadakate göre belirlenir,

Halka da çaresizce onaylamak kalır.

Buna da demokrasi deniyor!

*

Halksız siyasetin kazananı hep sağ siyaset olmuştur.

Orada kural bellidir, lider ne derse doğrudur, itiraz yoktur.

Siyasetin solunda ise insan vardır, emek vardır, halk vardır.

Halk salonlarda, kapalı kapılar arkasında olmaz.

Halk isteğini, derdini sokaklarda meydanlarda anlatır,

Halktan yana siyaset de kapalı kapılar arkasında ve salonlarda değil sokaklarda, meydanlarda yapılır.

Ne zaman ki siyaset sokaklarda, meydanlarda halka taşınmıştır,

Halk hemen o siyasetin yanında yer almıştır.

*

Özgür Özel 19 Mart siyasi darbesi karşısında halkı Saraçhane meydanında “iradesine sahip çıkmaya” davet etti.

Halk da daveti kabul etti ve her gün artarak iradesine sahip çıktı.

Sonra, bu daveti her hafta İstanbul’da bir ilçeye ve bir il merkezine taşıdı.

Ne olduysa bundan sonra oldu.

Siyaseti meydanlara, halka taşıyan CHP, RTE-AKP’nin ve ortağının hedefi oldu.

CHP’nin yönetimi değişmeli, meydanlardan çekilmeli,

Siyaseti kapalı kapılar arkasında ve salonlarda yapanlar CHP’nin başına gelmeli.

RTE’nin bu isteğine13 yıl CHP’nin genel başkanlığını yapan Kemal bey de sahip çıkıverdi.

*

Çok uzağa gitmeden anımsayalım ve soralım,

8 yıl önce yüzde CHP yüzde 20-25 bandındayken,

Kemal Kılıçdaoğlu halkı Anayasa referandumunda HAYIR kampanyasına davet etti,

Halkın desteği yüzde 50’yi geçti ama mühürsüz pusula oyunuyla oylar gasp edildi.

Yine 8 yıl önce Kemal Kılıçdaoğlu “hak, hukuk, adalet” isteğiyle,

Ankara’dan İstanbul’a yürüyünce halk da yürüdü peşi sıra,

Milyonlar oldu yollarda, Maltepe’de meydanda.

Peki bugün ne oldu da halkçı Kemal bey,

• İktidarın istediği şekilde, “mitinglere gerek yok” diyor?
• Parti içinde tartışmaya ve ayrışmaya, halkın CHP’den uzaklaşmasına neden olacak adımları atıyor?
• İktidarın CHP üzerindeki oyununda rol almayı kabul edebiliyor?
• Kendi geleceğini, ülkenin ve halkın geleceğinden daha önemli buluyor?

Böylesi soruları düşünmek bile üzücü ve acı.

CHP’nin genel başkanı kendisini böyle tartıştırmamalı, saygınlığını korumalı.

CHP’yi halkın gözünden düşürecek şekilde tartıştırmaya, bırakın genel başkanı bir üyenin bile hakkı yoktur.

*

Mustafa Kemal Atatürk’ün halkın partisi olarak kurduğu Cumhuriyet Halk Partisini,

Ne kurucu kimliğinden ne ilkelerinden ne halktan ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine karşı olan görevi ve sorumluluğundan uzaklaştıramaz.

CHP’de siyaset, kişilerin değil ülkenin ve halkın geleceği için yapılır.

*

Uzun yıllar bir makamda olanlar, o makamı ömür boyu kendi hakları sanıyorlar, RTE’nin sandığı gibi.

Demokrasi araç oluyor, kurallar ve kurumlar iktidar makamındaki kişiye göre şekilleniyor,

Halk da çaresiz, kendi sorunlarıyla baş başa kalıyor.

Çare, seçimle gelen makamlarda kalma süresini 2 veya 3 dönemle sınırlamaktır.

Koltuğa oturan kalkacağı zamanı bilmeli, başka çaresi olmadığını kabul etmelidir.