canlı bahis sitelerideneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren sitelerdoeda sexgaziantep escortgaziantep escortmaltepe escortbostancı escortanadolu yakası escortizmir escortdeneme bonusubetvole twittergüvenilir bahis sitelerimariobetbetpaswww.papaitorotisserie.comankara escortsüpertotobetonwinbonus veren siteleryatırımsız deneme bonusuataşehir escortBob casinoBetoffice GirişMebbisbetkombetistbetistbetparkbetparkgüvenilir bahis siteleritrendyol indirim koduPusulabetmarsbahisslot siteleri https://en-iyi-10-slot-siteleri.comstarzbet adamsah.netdeneme bonusucasibomstarzbetbetiststarzbet girişstarzbet girişgaziemir çilingirbahsegelbahsegelklasbahismp3 indirtarafbetbetturkeyBelge istemeyen bahis sitelerisilksleura.comholiganbettipobetsahabetonwinsultanbetbahiscombahiscombelugabahisbelugabahisbetistbetistceltabetceltabetklasbahisklasbahismariobetmariobetrestbetrestbettarafbettarafbettipobettipobetcasibomcasibomcasibomcasibomstarzbetsahnebetlimanbetredwinmatadorbetmatadorbetbetkombetkomparibahiscasibomsancaktepe çilingircasibomcasibomcasibomcasibombycasinobahis siteleriblackjack siteleriCasinoBonanzacasino bonanzadeneme bonusurulet sitelerisweet bonanzacasino sitelericasino sitelericasino sitelerivdcasinobetkombetturkeyistanbul escort bayanbahiscommariobetcasibomMobil bahisportobetmeritkingTarafbetmariobetmatadorbetmariobetFatih escortseomarsbahismarsbahissekabetsekabetcasibomcasibomcasibomcasibomcasibomcasibom twittercasibom twittermeritkingbetpasrestbetklasbahisbetebettarafbetbetkombetistmarkajbetparibahisbetinegobahisbettiltbetnisbets10betsatbetorspinligobetbetkanyonbaywinrokubetikimislicratosslotwinxbetbahisalgorabet

Örgütlü ve Üretken Toplum

featured

Hiç lamı cimi yok; yitirilecek bir saniye de zaman yok… Ülkenin bütün namuslu, emeğe ve doğaya saygılı güçleri el ele verip örgütlü ve üretken bir toplumun inşası için olanaklarını birleştirmeli, yaşamı yalnız bir kâr kaynağı olarak gören ve gözleri bir türlü doymayan memleket yağmacılarına karşı birlikte göğüs germelidir.

Yeni bir Kuvayımilliye seferberliği başlatılmalıdır. Köy Enstitülerinde olduğu gibi, halkla birlikte, halk içinde, yürütme ve denetimi halk tarafından yapılacak yeni bir özgürleşme eylemine girişilmelidir.

Çağrılı olarak katıldığım “Sarıyer Belediyesi Edebiyat Günleri”nde, Başkan Şükrü Genç sormuştu; “Peki şimdi bize düşen iş nedir?” diye… “Alper Akçam konuya biraz girdi ama ayrıntısıyla konuşulamadı” diye de eklemişti. Ayrıntılarıyla konuşamadık, çünkü ezberler konuşulmaya devam ediliyor. Zamanlar boşa harcanıyor. Geçmişin altın sayfaları bir temcit pilavı gibi öne sürülerek bu işin içinden çıkılamaz.

Yerel yönetimlerin ilk işi, üretici kooperatiflerinin olduğu yerler öncelikli olarak, üreticiden alınacak ürünü tüketiciye en kısa yoldan ulaştırmanın, örgütlenmiş üreticiye üç kuruş ekmek parası kazandırmanın yolunu kurmak, tüketiciyi de aracının-tefecinin soygun kıskacından kurtarmak olmalıdır.

Bütün mahalle ve köylerde hemen bir mahalle – köy derneği ve üretim- tüketim kooperatifi kurulmalıdır.

Bu kooperatifler falanca filanca başkan eşleri tarafından, bir aracı kurum gibi oluşturulmayacak, mutlaka üreticiler tarafından kurulacak, asla faizle kredi almayacak; üretici-tüketici olanakları birleştirilerek kurulacaktır. İElk olanakta da, Ziraat Bankası, basını ele geçirmek isteyen yandaşlara değil bu kooperatiflere faizsiz kredi açacaktır. “Faize karşı” olduğunu söyleyip yandaşlarına faizin daniskasını ödeyen, emperyalist dolarları üzerinden sözleşme yapanlara işten el çektirilip, faize gerçekten de karşı olanlar ve yandaş kayırmayanlar işin başına geçirilecektir. Bu başa geçiş de hep aşağıdan yukarıya, demokratik bir işleyiş ile olacaktır.

Her dernek ve kooperatif yönetiminde de mutlaka bir öğretmen / yönder atanmış olacaktır. Dağ başında, iki hane bile olsa, her köyde mutlaka bir yönder-öğretmen bulunacaktır. Bu yönderler, yerel yönetimler (belediyeler), Türk Tabipleri Birliği’nden mimar ve mühendis odalarına, ziraat odalarına kadar güçlerini birleştirecek meslek odaları ve sendikalar tarafından ortaklaşa düzenlenecek kurslarda üç aylık bir ön eğitimde bilinçlendirilecek, onların da görüşleri alınarak ülkenin dört bir bucağında, o yöreye özgü koşullara göre yol ve yöntem belirlenecektir. Kurslar, her ilde ayrı ayrı açılacaktır. Yerel yönetimler bu işe katılmazsa, ilk adımı meslek odaları, öğretmen ve işçi sendikaları atacaktır.

Hiç zaman geçirmeden, büyük şehirlere en yakın boş alanlarda, halkın ve gençlerin de emeklerini yaşama geçirme ve üretme olanakları bulacakları üretim bahçeleri oluşturulmalıdır. Herkese, zamanı ve olanağına göre, burada üretme-denetleme-özgürleşme olanağı sağlanmalıdır. Bu üretim alanlarında, aynı zamanda sanat-müzik-okuma uğraşı da günlük çalışmanın bir parçası durumuna gelmeli, haftada bir, herkesin katılacağı ve özgürce her şeyi konuşacağı eleştiri toplantıları yapılmalı, bu toplantı bir halk şenliği, topluca gerçekleştirilecek bir eğlenceli şenlik ile tamamlanmalıdır. Biri söylerken diğerinin alkışlaşıp kendinden geçeceği bir biçimde değil, toplu katılım ile gerçekleştirilmelidir.

Tekrar vurgulamakta yarar var… Kırsal alandaki üretim kooperatiflerinin kurucu ve yönderleri bilmem hangi başkan eşleri değil, özellikle üreticiler ve üretici kadınlar olmalıdır. Köylerde erkeklere de inek sağmanın, ahır süpürmenin, hayvan otlatmanın artık bir meslek olarak anlaşılması gerektiği doğrultusunda bilinç verilmelidir.

Kırsal alanlarda üretim kooperatifleri, kentsel alanda tüketim kooperatifleri ve dernekler aracılığıyla herkes özgürce bu üretme eylemine katılmalıdır. Âtıl durumda paslanmaya bırakılmış traktör-tarım gereçleri, tüm tarlalarda ve üretim alanlarında ortak kullanılmalı, bu araçların yakıtları da kooperatifler tarafından karşılanmalıdır.

Mazottan alınan “özel tüketim vergisi” ve “katma değer vergisi” derhal ve tamamen kaldırılmalıdır!

Bölgedeki Ziraat Bankası yönetiminde kooperatif temsilcilerinin de söz hakkının olacağı demokratik bir yönetim oluşturulmalıdır.

Birleşmiş Millitler bas bas bağırıyor ”Bir gıda krizi kapıda!” diye. Yeryüzünün, hayatın ve doğanın yeni kurtarıcısı, “üretim kolektif aksiyon gücü” olacaktır. Emperyalizmin yol açtığı tüm yıkımlara, doğaya ve gıdaya sahip çıkarken emeğine de saygı isteyen, toplumlara önder olacak, örgütlü üretici son verecektir Hiçbir siyasi güç, benim şartım şurtum var, önce bilmem ne meselesi çözülecek diye bu birlikte yürütülecek sürece karşı çıkmamalı, ayrı baş çekmemelidir.

Türkiye’de, ilk yapılacak işlerden birisi, ülkede yarım ağızlı da olsa bir demokrasinin yeniden kurulması ve meclisin görev yapabilmesidir.

Köy Enstitülü yazar Talip Apaydın’ın Kurtuluş Savaşı’nı anlattığı “Vatan Dediler” romanında adı geçen tüfek ustası Bekir ile Köy Enstitüleri ve enstitülü yazarlar karşıtı Attila İlhan’ın “Aynanın İçindekiler” roman dizisinde, hemen her romandan adını bildiğimiz Beşir Usta aynı kişidir. Beşir Usta, Almanya’da Spartakistlerle birlikte olmuş “Yaşasın Proletarya” diye slogan atmış, ülkesine döndüğünde İstanbul işgal edilince Anadolu’ya, Eskişehir’e geçip tüfek ustası olarak çalışmıştır. Bir harf sapması ile, Beşir ve Bekir aynı kişidir. Her iki yazar da gerçeklerin izini sürerek, yaşayan tanıklarla konuşarak varmıştır Eskişehir’deki o tüfek ustasına.

Bugün, kim olaylara hangi gözle bakarsa baksın, Beşir-Bekir Usta’nın Talipy Apaydın’a adını verecek Galip Teğmen’e söylediği “Eğer savaştan sonra da mecliste ağalar beyler bulunacaksa, bu köylülüğün kurtuluşu zor” sözünün nasıl gerçek olduğunu görebilecek bir konumdayız. Galip Teğmen kendi ölümü pahasına Talip Apaydın’ın babasının yaşamını kurtarmış, ölümünden önce de ona “Bir oğlun olursa adını Galip koy!” demişti. Bunu Talip Apaydın’ın kendi ağzından dinledim. Romanda da okuyabilirsiniz.

Şimdi “Bekir-Beşir” ustalar ile Galip Teğmen ve Tacim köylüleri “Molla Mahmut ve Haceli”nin el ele verme günüdür.

Yeni bir Kuvayımilliye seferberliğinde, adım adım ve mutlaka örgütlü olarak yer alınmalı, memleket, işgal sırasında Yunanlı komutanlara koyun kesip rakı içirmiş, karşılarında zavallı bir kadını para karşılığı oynatıp onun da parasını vermemiş, Kurtuluş Savaşı sonrasında kaymakamla kol kola girip Rumlardan kalan tarlalara da el koymuş, Kurtuluş Savaşı gazisi Haceli’ye meydan dayağı attırıp mahkemelerde de hakarete uğramasına neden olmuş Hacı Nurilere teslim edilmemelidir. Talip Apaydın’ın babası olarak kurguladığı Molla Mahmut, ona göre bin kere daha inançlı bir Müslüman, özü sözü bir adamdı. Savaştan sonra atandığı parti temsilciği (Halk Fırkası) sırasında köylüye tepeden bakan ve iteleyip kakalayan memurlar hakkında dilekçe yazdığı için “Bir daha sakın yapma böyle bir şey” denerek ilçe başkanı tarafından susturulmuş, aç kalmış, yollarda taş kırmak zorunda bırakılmış biriydi.

Yeniden Kuvayımilliye, yeniden özgürleşme, yeniden üretken ve örgütlü toplum…

Adım adım, hep birlikte… Gününüz aydın olsun…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Örgütlü ve Üretken Toplum

Abonelik

Solmedya'ya destek ol.

Reklamsız haber okumanın keyfini çıkarın...

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!