Haber: Atilla Yüceak
Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri son zamanlarda kent genelinde artan baskın ve gözaltılar protesto etmek için basın açıklaması yaptılar.
Basın açıklamasını DEM parti il yönetim kurulu üyesi Necati Altıntoprak okudu.
“Baskılara Gözaltılara Karşı Direnişi Büyütmeye!” diye çağrı yaparak konuşmaya başlayan Altıntoprak şunları dile getirdi;
İşçi-emekçilerin, bizlerin kanı üzerine yükselen bu sistemde bugün her işçi eylemine, kadın eylemine, her türlü hak arama mücadelesine saldırılar giderek artmaktadır.
Kurulan savaş hükumeti ile içeride işçilere-emekçilere, kadınlara, öğrencilere, halklara savaş açılmışken dışarıda da savaş çığırtkanlığı yapılmaktadır.
Bugün “hukuk” dedikleri işçilerin emekçilerin devrimcilerin, bizim direnişimizi boğmak içindir. Yasaları Can Atalay’ı ve birçok devrimciyi tutsak etmek içindir, yasaları direnişi büyütenleri gözaltına almak içindir, yasaları savaşın tetikçisi olmak içindir.” dedikten sonra son günlerde yaşanan ev baskınları ve gözaltıları gündeme getirdi.
5 Ocak sabahı Kocaeli ve Antakya’da yapılan ev baskınlarıyla Kocaeli’de açılmış bir dosya bahanesiyle “dosyada gizlilik kararı” nedeniyle hiçbir bilgi verilmeden gözaltına alınan Kaldıraç Hareketi’nden dostlarımız, 8 Ocak sabahı adli kontrol şartı olmaksızın serbest bırakılmıştı.
Dostlarımıza savcılık ifadelerinde “sen öğrenci değil misin, Kartonsan eylemine neden gittin?”,
“Eğitim sen’e neden gidiyorsun”, “1 Mayıs’a neden katıldın, talimatı kimden aldın?” gibi sorular sorularak işçilerle, öğrencilerle, kadınlarla bir bütünüyle toplumun ezilenleriyle dayanışmak suç sayılmış,
Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri olarak fiili meşru mücadelemiz kriminalize edilmeye çalışılmıştır…”
“Daha sonrasında dostlarımızın ailelerini arayarak kendisini dostlarımızın eski bir arkadaşı olarak tanıtan polis, “çocuğunuz yanlış yolda, ben onlarla görüşmeyi kestim kurtuldum.” minvalinde söylemlerde bulunmuştur. Ertesi günlerde kimliğini göstermeyip kendisini polis olarak tanıtan kişiler Kaldıraç hareketinden bir dostumuzu yolda çevirerek okulu ve işiyle ilgili sorun yaşayacağını söylemiş, evine baskın yapma imasında bulunarak tehdit etmişlerdir.”
Konuşmasına TİP üzerinde ki baskıyı dile getirerek şöyle devam etti;
Yurtlardaki
öğrenci cinayetlerinin aydinlatılmasi ve ögrenci yurdu koşullarının iyilestirilmesi için
eylem yapan TiPli öğrenci dostlarımız da aileleri aranarak “çocuğunuz olaylara
karışıyor. Sahip çıkın yoksa gerekeni yapacağız.” seklinde sözlerle tehdit edilmişlerdir.” diyerek olaya dikkat çekmiş oldu.
Konuşmasının devamında;
“Kimlere saldırıyorlar buradan tekrar söyleyelim
İşçilerin direnişlerini ziyaret edenlere
1 Mayıs’a, Nevroz’a katılanlara
Üniversitelerde özgür bilimsel eğitim için mücadele yürütenlere
Özgürlük taleplerini sokak sokak büyüten kadınlara
Yağmaya, ranta, talana karşı yaşamı ve doğayı savunanlara
Halkların kardeşliği, özgürlüğü mücadelesini büyütenlere
6 Şubat depreminden sonra yerle bir olmuş kentlerde yeni bir yaşamı örgütlemek için canla başla çalışanlara,
Devrimci tutsaklarla dayanışanlara,
Bilcümle ezilen halklara, avukatlara, emekçilere, öğretmenlere doktorlara, mühendislere.” saldırıldığını önemle vurguladıktan sonra şöyle devam etti.
“Korkuyorlar, bu yüzden kurdukları yeni savaş hükümetiyle tüm ezilenlere saldırılarını arttırıyorlar.
Izmir’de devrimci tutsaklarla dayanıştıkları gerekçesiyle dostlarımızın tutuklanması korkularının ispatıdır.
Kimyalarını bozan Gezi Direnişi nedeniyle dostumuz Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi korkularının ispatıdır.
Korkuyorlar, korkmakta da haklıdırlar.
Çünkü gerçek gün gibi ortadadır ki hiçbir saldırıları Gezi direnişinin ayak izlerini silemeyecek. Hiçbir saldırıları dayanışmamızı mücadelemizi engelleyemeyecektir.
Fiili ve meşru mücadelemiz onların hukuklarına karşı kendi hukukumuzu yaratacaktır.”
“Baskılar gözaltılar bizleri yıldıramaz! Direnişimizi, mücadelemizi büyüyeceğiz!” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Doha sonra söz TİP adına söz alan
Av. Umutcan TARCAN gündem ile ilgili konuşmadan önce bugün okuduğu bir olayı anlatarak başladı.
“Bugün internette haberlere bakarken AKP’nin Aydın adayının bir kahveye yaptığı ziyareti gördüm. Kahvede ki bir yurttaş kendisine isyan ediyor, “7.500 lira aylık alıyorum, emekli aç.” diyor. AKP’li aday da “Cennet vatanımız var, bunun kıymetini bilelim.” şeklinde cevap veriyor.
Arkada da adayın dalkavuklarından birinin sesi duyuluyor, diyor ki “Gariban adamın kahvede ne işi var?”
Bu kısa görüntü bile devrimci dostlarımıza yönelik pervasız gözaltılar, kumpas davaları, siyasi tutsaklıklar, kayyumlar ve tüm hukuksuzluklar ile ne amaçlandığını fazlasıyla ortaya koyuyor.” diyerek sorunların can alıcı noktasına dikkat çekti.
Sonrasın da;
“AKP-MHP iktidarı, halk düşmanlığını, emekçi düşmanlığını ifşa eden, bunlara karşı mücadele eden ilerici güçleri yargıdaki ve küçük ortaklarında ki çeteler eliyle susturmaya çalışıyor.
Dolayısıyla biz bugün Can Atalay’a,
Can’ın nezdinde Hatay halkına, tüm siyasi tutsaklara ve kentteki dost ve yoldaşlarımıza yapılanlara karşı örgütlenmeyi, direnmeyi ve bu memleketi Saray Rejimi’nden kurtarmayı, emek mücadelesinin getirdiği tarihsel bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bu sorumluluğu yerine getireceğiz ve emeğin, özgürlüğün, eşitliğin yaşamını hep birlikte kuracağız…” sözleriyle tepkisini sert bir dille ifade etti.
Bu rejimin baskılarına asla boyun eğmeyeceğiz!
Konuşmasının sonunda;
“Mücadeleye devam eden tüm emek ve demokrasi güçlerini sevgi ve dayanışmayla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
