|
Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber: Erdem UYGUR/SOLMEDYA
SOLMEDYA – Türkiye’de siyasi atmosfer yine gerildi. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve 25 kişi hakkında, 15 yıl 6 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep edildi. İddianamede, “kasten yaralama”, “görevi yaptırmamak için direnme”, “kanuna aykırı toplantı” ve “kamu malına zarar verme” gibi suçlamalar yöneltiliyor.
Bu sürecin başlangıcı, Ekrem İmamoğlu’nun 31 Ocak 2025’te Çağlayan Adliyesi’nde verdiği ifade sırasında yaşanan olaylara dayanıyor. İmamoğlu’nun adliyeye gidişi sırasında CHP’liler ve vatandaşlar protesto hakkını kullanırken polisle yaşanan gerilim, iktidarın muhalefete yönelik yeni bir hukuk hamlesinin bahanesi haline gelmiş gibi görünüyor.
Muhalefete Baskı mı, Hukuki Süreç mi?
İddianameye göre, olay sırasında beş polis memurunun yaralandığı belirtilirken, kalabalığın “görevi yaptırmamak için direnme” suçu işlediği öne sürülüyor. CHP’lilerin dağılmaları için uyarıldığı ancak buna uymadıkları iddia ediliyor.
Ancak bu sürecin yalnızca hukuki boyutu mu var, yoksa siyasi bir hesaplaşmanın parçası mı? Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi üzerinden siyasi yasak talebi, muhalefet cephesinde ciddi yankı uyandırdı. CHP yönetimi, bu davanın yalnızca partililere değil, geniş bir muhalefet bloğuna mesaj niteliği taşıdığını düşünüyor.
Muhalefetin Siyaset Alanı Daraltılıyor mu?
Son yıllarda muhalefete yönelik açılan davalar ve siyasi yasak talepleri, Türkiye’de demokratik katılım ve siyaset yapma özgürlüğü üzerine önemli soru işaretleri oluşturuyor.
- CHP yöneticileri ve üyeleri yargılanırken, hukuk mekanizmasının bağımsızlığı sorgulanıyor.
- Siyasi yasak talebi, seçim sürecine doğrudan bir müdahale anlamına geliyor olabilir.
- Muhalif liderlerin yargı süreçleriyle zayıflatılması, Türkiye’deki demokratik kurumların geleceği açısından kritik bir noktada duruyor.
Ne Bekleniyor?
CHP ve muhalefet cephesi bu davayı yakından takip ediyor. Ekrem İmamoğlu’nun adliyeye gidişiyle başlayan süreç, Özgür Çelik ve 25 kişi için nasıl sonuçlanacak? Siyasi yasak kararının çıkması, sadece CHP’yi değil, genel olarak muhalefetin siyaset yapma alanını köklü şekilde değiştirebilir.
Bu dava, Türkiye’nin demokratik geleceği açısından önemli bir sınav olarak değerlendiriliyor. Muhalefet, hukuk süreçlerinin adil olması gerektiğini vurgularken, toplumun farklı kesimleri davanın sonuçlarını merakla bekliyor. Önümüzdeki süreçte gelişmeler yakından takip edilecek.
26 kişinin yer aldığı iddianamedeki isimler şu şekilde:
İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ağabeyi Özkan Çelik, İstanbul İl Başkan Yardımcısı Ali Kocakaya, CHP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Erdem Kara, Yardımcısı Ozan Temürlenk, CHP İl Sekreter Danışmanı Yılmaz Boyraz, CHP Sultangazi İlçe Başkanı Kemal Avseren, Maltepe İlçe Başkanı Kenan Otlu, Maltepe Belediye Meclis Üyesi Yusuf Alperen Yurdudeven, Esenyurt Belediye Meclis Üyesi Canali Tan ve Kartal Gençlik Kolları Başkanı Kazım Caner Boz. Ahmet Aydın, Anıl Karabulut, Barış Ataş, Caner Sedefoğlu, Cem Kalender, Diyar Ceylan, Eren Çelik, Gökhan Hayri Bayar, Hakan Serin, Harun Demirel, Kemal Avseren, Özgür Murat Aydın, Sahil Keklik, Uğur Ali Söylemez, Uğurşah Yıldırım.
NE OLMUŞTU?
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun hakkında yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında 31 Ocak 2025 tarihinde ifade vermek için gittiği Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın önünde bir araya gelen CHP’li yöneticiler ve yurttaşlar polisin keyfi tutumunu protesto etmişti. CHP’nin, İmamoğlu’nun ifade işlemleri bittikten sonra konuşma yapması için Adliye önüne getirmek istediği miting otobüsü, polis tarafından Çağlayan’ın önüne sokulmamıştı. Özgür Çelik ve CHP’lilerin polisle yaptığı pazarlık sonuçsuz kalınca Çelik ve beraberindekiler, polis barikatını aşıp alana sokulmayan miting otobüsüne ulaşmış, İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş da konuşmalarını bu noktada yapmıştı.
