CHP içinde son dönemde yaşanan ayrışma çabaları, sadece parti içi tartışma değil, halkın umuduna yönelen bir tehdit olarak görülüyor. Birilerinin “isimlerin eteğinden tutunarak” siyaset yapma çabası, örgütün öz gücünü zedeliyor. Gerçek mücadele, kişilerle değil, ilkelerle yürütülür.
Cumhuriyet Halk Partisi, kökleri Anadolu’nun yoksul ama onurlu halkının direnişine, Kuvayı Milliye’nin inancına ve Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimci aklına dayanır.
Bu tarihsel sorumluluğun ağırlığı, bugün her zamankinden daha büyük. Çünkü karşımızda yalnızca bir iktidar değil; toplumu kutuplaştırarak, insanları yoksulluğa mahkûm ederek umudu tüketen bir zihniyet var.
Tam da bu nedenle, partinin içinde veya çevresinde yürütülen ayrıştırıcı çabalar, kişisel hırsların ötesine geçip halkın umuduna yönelen bir tehdit hâline geliyor.
Bugün CHP’nin ihtiyacı, birliktir, dayanışmadır, ortak akıldır — kişisel hesaplar değil.
Ne yazık ki son dönemde, partideki kimi tartışmalar bu ortak ruhu zedelemeye başladı.
Bazıları, siyasette kendi yerini koruyabilmek için belli isimlerin gölgesine sığınmayı tercih ediyor.
Bir Belediye başkanının ilçe kongre konuşmasında, “ Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nun, Özgür Çelik’in gittiği yoldan bir milim geri adım atmayız” diyerek aslında bir duruş değil, bir konum arıyor.
Oysa mücadele, birilerinin eteğinden tutunarak siyaset yapmak değil, halktan ve ilkelerden güç alarak yürütülür.
CHP, isimlerin değil; Atatürk’ün devrimlerinin, halkın ve demokrasinin partisidir.
Bu partide kimse, bir ismin arkasına saklanarak meşruiyet devşiremez. Çünkü partinin büyüklüğü, kişilere değil, ilkelerine bağlıdır.
Gerçek mücadele; adalet, emek, laiklik ve özgürlük mücadelesidir.
CHP’nin büyüklüğü, bu değerlere sahip çıkan örgütlü gücündedir.
Örgütü zayıflatmak, parçalamak veya “biz ve onlar” ayrımı yaratmak, en çok parti karşıtlarına hizmet eder.
Bugün yapılması gereken, farklı düşünceleri düşmanlık değil, zenginlik olarak görmek; eleştiriyi nefretle değil, sorumluluk bilinciyle yapmak; koltuk uğruna değil, Cumhuriyet uğruna yürümektir.
CHP’nin örgütü ve seçmeni, dün olduğu gibi bugün de Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden ödün vermeden, ülkenin aydınlık geleceği için demokrasi mücadelesini yükseltecektir.
Bu yolda geri adım atmak, bireylerin değil halkın umudunu yaralamaktır.
Unutmayalım:
Birlik olmadan özgürlük olmaz.
Dayanışma olmadan demokrasi kurulmaz.
Ortak akıl olmadan Cumhuriyet yaşatılmaz.
Bugün görevimiz açıktır:
Birbirimizi yıpratmak değil, güçlendirmek; ayrışmak değil, birleşmektir.
Çünkü bizim düşmanımız birbirimiz değil — yoksulluk, adaletsizlik ve karanlıktır.




ülke sever bütün Atatürkçüler bu ucube sisteme karşı ” amasız-fakatsız” birleşmelidir.
başka kurtüluş yok