Burhanettin YILMAZ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Özgür Çelik, Minder Değil, Sandık Gerek!

Özgür Çelik, Minder Değil, Sandık Gerek!

Cumhuriyet Halk Partisi, bu ülkenin sadece bir siyasi hareketi değil; kurucu iradesidir.

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

Cumhuriyet Halk Partisi, bu ülkenin sadece bir siyasi hareketi değil; kurucu iradesidir. Kökleri Milli Mücadele’ye, değerleri halk egemenliğine, yönü demokrasiye dönük bir partiden söz ediyoruz. Ancak son yıllarda bu büyük mirasın ruhu giderek zayıflatılıyor.
Özellikle il ve ilçe kongrelerinde yaşananlar, CHP’nin kendi içinde demokrasiyi ne kadar içselleştirdiğini sorgulatır hale geldi.

Bir zamanlar il ve ilçe kongreleri birer “demokrasi şöleni” olarak görülürdü. Farklı adaylar yarışır, fikirler tartışılır, delegeler özgür iradeleriyle karar verirdi. Bugün ise tablo bambaşka:
Delege listeleri önceden dizayn edilmiş,
örgütler belediye baskısı altında şekillenmiş,
üyelerin %85’i sandığa gitmemiş.
Böylesi bir ortamda kim hangi demokratik yarıştan söz edebilir?

İstanbul İl Başkanlığı seçimi bunun en çarpıcı örneğidir. Tek adayla girilen kongrede Özgür Çelik, kürsüden “minder” çağrısı yaptı:

“İşte er meydanı burası, minder burada! Varsa cesaretiniz, gelin aday olun, yarışalım!”

Kulağa iddialı geliyor olabilir. Ama ortada “minder” yok ki, “yarış” olsun!
Yarışma özgürlüğü, alternatifin olduğu yerde vardır.
Eğer tek adayla kongreye gidiyorsanız, bu çağrı retorikten öteye geçmez.
Demokrasi gösteriyle değil, örgüt iradesiyle olur.

Daha vahimi ise, Çelik’in “siyasallaşmış yargı” çıkışıyla bu eleştirileri savuşturmaya çalışmasıdır. Yargı eleştirilebilir; ama bu eleştiriyi parti içi meşruiyet sorununu örtmek için kullanmak, samimiyetsizliktir. CHP, adaleti ve hukukun üstünlüğünü savunan bir partidir. O halde önce kendi içinde adaletli olmayı öğrenmelidir.
Parti içinde adalet yoksa, ülkede adalet vaat etmek inandırıcılığını yitirir.

İlçe kongrelerinde belediye etkisi, iş vaadiyle yönlendirilen delegeler, “emir eri” ilçe başkanları…
Bunların hepsi örgüt demokrasisini boğan uygulamalardır.
Böyle dizayn edilmiş kongrelerden çıkan sonuçların meşruiyeti ise tartışmasız olamaz.
Bugün bazıları koltuklara oturmuş olabilir, ancak tarih bir gün hepsini “örgüt iradesini gasbetmekle” yargılayacaktır.

24 Ekim’de görülecek mahkeme, bu sürecin yalnızca hukuki boyutudur.
Ama esas mesele hukukta değil, parti vicdanındadır.
O vicdan yeniden harekete geçmedikçe, hangi karar çıkarsa çıksın CHP gerçek anlamda yenilenemez.

Bugün artık şunu açıkça söylemek gerekiyor:
CHP’yi yeniden ayağa kaldıracak olan şey “minderde bağırmak” değil, sandıkta halkın iradesine güvenmek olacaktır.
Gerçek cesaret, tribünlere değil, tabana yaslanmaktır.
Gerçek örgütçülük, göreve talip olurken kapı arkasında değil, sandık önünde olmaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi, tarihinin hiçbir döneminde dayatmayla büyümedi; katılımla büyüdü.
Ve unutmayalım:
Bir parti kendi içinde demokrasiye sırtını dönerse, ülkeye demokrasi getirme iddiasını kaybeder.
Minder değil, sandık gerek!

Burhanettin Yılmaz

Özgür Çelik, Minder Değil, Sandık Gerek!
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin