Burhanettin YILMAZ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. “Sol Değerlerden Uzak Bir Tartışma: İmamoğlu-Yavaş Adaylığı Neyi Değiştirir?”

“Sol Değerlerden Uzak Bir Tartışma: İmamoğlu-Yavaş Adaylığı Neyi Değiştirir?”

Yerel seçimler sonrası muhalefet cephesinde adaylık tartışmaları yeniden alevlenirken, İmamoğlu ve Yavaş isimleri sıkça gündeme geliyor. Ancak sol ve sosyal demokrat ilkelerden beslenmeyen bir çizgide, bu tartışmanın anlamı var mı?

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı Adayı Olsa Oy Verir misiniz?

Sol ve Sosyal Demokrat Perspektiften Derinlemesine Analiz

Türkiye, tarihinin en derin siyasal ve toplumsal krizlerinden birinden geçiyor. Tek adam rejimi, ekonomik yıkım, tarikat-cemaat kuşatması, emek sömürüsü ve yoksulluk kıskacında toplum giderek nefessiz kalıyor. Bu koşullarda, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sistemin geleceği açısından kritik bir önem taşıyor.

Ancak dikkat çekici bir durum var: Burjuva medya, toplumsal taleplerden ve ideolojik tartışmalardan uzak bir şekilde “isimler” üzerinden bir adaylık dayatması yapıyor. Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun yargı kıskacında devre dışı bırakılması ihtimaline karşı Mansur Yavaş’ın parlatılması, bu medya mühendisliğinin tipik bir örneğidir. Halkın önüne sürekli şu soru getiriliyor:

“Mansur Yavaş aday olsa oy verir misiniz?”

Bu yönlendirme, kitleleri ideolojik tartışmalardan uzaklaştırıp, düzen içi isimler üzerinden kutuplaştırmaya çalışıyor. Sol açısından bu yaklaşım tehlikelidir; çünkü mesele isimler değil, ilkeler, program ve halkın talepleridir.

Burjuva Basınının Rolü: Algı Yönetimi ve Aday Dayatması

Türkiye’de ana akım medya, uzun zamandır “kimin aday olacağı” tartışmasını, sınıfsal ve ideolojik temellerden kopararak popülerlik yarışına dönüştürüyor. Fonlanan burjuva basını, toplumun gerçek ihtiyaçlarını görmezden geliyor; sermaye düzeniyle çatışmayan, sistemle uyumlu, merkezde konumlanan isimleri öne çıkarıyor.

Mansur Yavaş’ın adaylığı fikri de bu bağlamda kurgulanıyor. Burjuva basını, Yavaş’ı “toplumun ortak paydası” gibi sunarak kitleleri sağcı-milliyetçi bir çizgide konsolide etmeyi hedefliyor. Bu, sol bir perspektiften bakıldığında kabul edilemez bir tuzaktır.

CHP’nin Tarihsel İdeolojisi ve Güncel Sapma

Cumhuriyet Halk Partisi, kuruluşundan bu yana Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir rol oynamış bir partidir. Ancak CHP’nin tarihsel çizgisini anlamadan bugünkü adaylık tartışmalarını değerlendirmek eksik olur.

Tarihsel Perspektif:

  • 1923-1950 Dönemi: CHP, laiklik, kamuculuk ve halkçılık ilkeleriyle yeni bir ulus-devlet inşa etti. O dönem CHP’nin politik hattı, devletçilik ve planlamacı ekonomi eksenindeydi.
  • 1970’ler Ecevit Dönemi: “Toprak işleyenin, su kullananın” sloganı, işçi sınıfı ve köylülerle bağ kurma çabası, kamucu ve sosyal demokrat bir anlayışın öne çıkmasına yol açtı.
  • 1989 SHP Belediyeleri: Sosyal demokrat politikalarla halkçı belediyecilik anlayışı denendi, ancak kısa sürede neoliberal baskılarla geri adımlar başladı.
  • 2000 Sonrası CHP: Bugün CHP, sosyal demokrat ideolojiden koparak merkez sağ ile yarışmaya çalışan bir “kimlik siyaseti” partisine dönüştü.

Son yıllarda ise CHP’nin, sermaye düzeniyle çatışan değil, uyumlu bir muhalefet çizgisi izlediği açıkça görülüyor. Aday tartışmasının iki isim üzerinden yürütülmesi de bu ideolojik erozyonun göstergesidir.

İmamoğlu ve Yavaş: Kimlikler Değil, Program Önemli

Ekrem İmamoğlu

  • Karadenizli bir profil olarak muhafazakâr seçmene de hitap etme kapasitesi var.
  • Popüler, gençlere yönelik bir dili var; ancak liberal demokrasi söylemi dışında halkçı, sınıfsal bir programı yok.
  • Sermaye düzeniyle çatışmayan, neoliberal ekonomik çerçevede hareket eden bir çizgide.

Mansur Yavaş

  • Milliyetçi geçmişten geliyor, MHP kökenli bir siyasetçi.
  • Burjuva basını tarafından “sağ seçmene ulaşan, garantili aday” gibi pazarlanıyor.
  • Ancak sosyal demokrat bir vizyonu, halkçı bir programı veya emek eksenli bir politik hattı yok.

Her iki isim de sol ve sosyal demokrat ilkelerden beslenmeyen, düzenin sınırları içinde kalan aktörlerdir. Bu gerçek, tartışmanın temel noktasını oluşturuyor.

Solun Görevi: İsimleri Değil İlkeleri Tartışmak

Sol bir perspektiften mesele, “kim kazanır” mantığıyla değil, “nasıl bir Türkiye” sorusuyla ele alınmalıdır. CHP ve muhalefet, isimler üzerinde kavga etmek yerine şu başlıkları tartışmalı:

  • Ekonomik Program: Emekçiden yana mı, sermayeden yana mı?
  • Laiklik ve Demokratikleşme: Tarikat-cemaat düzeni nasıl tasfiye edilecek?
  • Sosyal Devlet: Yoksulluğa, işsizliğe, eşitsizliğe karşı ne yapılacak?
  • Halkın Katılımı: Cumhurbaşkanlığı sistemi yerine hangi demokratik model savunulacak?

Bu sorulara net yanıt vermeden, kim olursa olsun adaylık tartışması halkın taleplerinden kopuk kalacaktır.

Sonuç: Adaylık Tartışmasının Anlamı Yok

Bugün CHP ve muhalefet cephesinde yapılan İmamoğlu-Yavaş merkezli adaylık tartışmaları, sol ve sosyal demokrat bir perspektiften bakıldığında anlamsızdır.
Çünkü:

  • Ne İmamoğlu ne de Yavaş, emekten yana, halkçı, kamucu, özgürlükçü bir programı temsil etmiyor.
  • Sermaye düzeniyle çatışmayan, neoliberal çerçevede kalan aktörler, halkın temel sorunlarını çözemez.
  • Sol için mesele, isimler değil, halkın taleplerini karşılayacak program ve ilkeleri savunacak bir adaydır.

Dolayısıyla, isimler üzerinden yürütülen bu tartışma, burjuva basınının toplumu yönlendirme operasyonunun bir parçasıdır. Gerçek çözüm, örgütlü halk iradesinin belirlediği, sol-sosyal demokrat bir programı taşıyabilecek bir aday etrafında birleşmekten geçiyor.

 

“Sol Değerlerden Uzak Bir Tartışma: İmamoğlu-Yavaş Adaylığı Neyi Değiştirir?”
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin