Getting your Trinity Audio player ready... |
Vatiyye üssünü kimin vurduğu hala muamma. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’dan art arda açıklamalar geliyor. Libya’da neler oluyor? Emekli Tuğgeneral, İstanbul Aydin Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Naim Babüroğluile konuştuk.
– Donanma’nın Girit ve Libya arasındaki uluslararası sularda harbe hazırlık eğitimi icra etmesi ne anlama geliyor, zamanlaması doğru bir hamle mi?
Türk Deniz Kuvvetleri, Girit adasının güneyinde, Libya açıklarında uluslararası sularda, eğitim ve tatbikat için NAVTEX ilan etti. Eğitim ve tatbikat alanlarının adını da, önemli donanma komutanlarından Barbaros, Turgut Reis ve Çaka Bey olarak belirledi. Bu tatbikat ve eğitimler, öncelikle Bayrak Gösterisi’dir. Yunanistan ve GKRY’ye verilen bir mesajdır. Bilindiği gibi Yunanistan, uluslararası anlaşmalara aykırı şekilde ve antlaşma hükümlerine rağmen “Gayri Askeri Statü”de yer alan 23 adanın 16’sını silahlandırmıştır. AB ve ABD’yi arkasına alan Yunanistan, antlaşmalara aykırı politikasını sürdürmekte ısrarlı davranmaktadır. Şu anda, Libya’da ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hak ve çıkarlarını olumsuz etkileyebilecek bir duruma karşı caydırıcılık gösterisidir. Doğu Akdeniz ve Ege sularının ısınmakta olduğu böyle bir dönemde, uluslararası sularda tatbikat ve eğitimlerin yapılması önemlidir ve mesaj niteliği taşır. Bu mesajın sahibi hem Yunanistan ve GKRY, hem de Libya’da gelişen olaylarda Türkiye karşısında yer alan ülkelerdir… Bu tatbikat ve eğitimin bir amacı da Harbe Hazırlık Seviyesi’nin artırılmasıdır.
– Fransa ve Türkiye arasında tansiyon düşmüyor, taraflar ne istiyor?
¨Sözde Arap Baharı¨, gerçekte ¨Kanlı Sonbahar¨ fırtınası, 2011’de Libya lideri Kaddafi’yi devirdi. 19 Mart 2011’de, Fransa, İngiltere ve ABD Libya’da hava saldırılarına başladı. 26 Nisan 2011’de, NATO, Kaddafi’ye bağlı hedeflere hava saldırıları düzenledi. En önde Fransa yer aldı. Fransa’nın Kuzey ve Orta Afrika’da tarihten gelen çıkarları var. Libya’ya komşu Çad’da üssü var. Kaddafi’nin devrilmesinin ardından Libya petrolünün yaklaşık yüzde 80’ini Fransız, İngiliz ve ABD şirketleri işletiyor. Sirte ve Cufra, Libya hidrokarbon rezervlerinin yüzde 60’ını barındırıyor. Bu nedenle, Fransa Suriye’de olduğu gibi, Libya’da da Türkiye’nin karşısında. Ayrıca, yıllardır PKK ve PYD/PKK terör örgütünü destekleyen bir Fransa var. İşte, bu nedenlerle Fransa, Türkiye’nin Libya’da güçlenmesini istemiyor.
– Vatiyye Askeri üssüne düzenlenen hava saldırısı kime mesaj?
Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) kontrolünde bulunan, Libya’nın batısında Trablus’a 180 kilometre mesafede yer alan Vatiyye Hava Üssü, 5 Temmuz 2020 gecesi savaş uçakları tarafından doğrudan hedef alınarak bombalandı. UMH askeri kaynakları, saldırıyı Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait Mirage 2000-9 tipi savaş uçakları tarafından gerçekleştirildiğini ve uçakların, Mısır’ın Libya sınırında bulunan Sidi Barani üssünden havalandığını belirttiler. Mirage 2000-9, Fransız yapımı savaş uçağı. Vatiyye Hava Üssü’ne gerçekleştirilen hava saldırısında, bazı sistemlerde hasar meydana geldiği söylendi. Bu saldırıyle verilmek istenen mesaj doğrudan Türkiye’ye ve çok açık:¨Bu üsse konuşlanmayın; Doğu cephesi yani Hafter elinde bulunan Sirte ve Cufra’ya da operasyon planından vazgeçin; Libya’daki askeri varlığınız hedef listemizin içinde ve her an vurma yeteneğine sahibiz.¨
DÜŞMANCA TAVIRDIR, MİSLİYLE KARŞILIK GEREKTİRİR
– Bu arada Vatiyye’yi kim vurdu tartışması da sürüyor…
BAE Veliaht Prensi Bin Zayed’in danışmanlarından Abdülhalik Abdullah, üssün vurulduğu gün paylaştığı tweetinde, “BAE, Türkiye’ye tüm onurlu Araplar adına hak ettiği dersi verdi.” dedi. Daha sonra bu tweetini sildi. Belli ki, silmesi için uyarıldı. Rus TASS Ajansına konuşan Libya askeri kaynağı: ¨Libya’da El-Watiyah hava üssüne saldırıyı Hafter uçakları gerçekleştirdi. Uçaklar El-Cufra üssünden kalktı¨ şeklinde açıklama yaptı. Bu açıklama, saldırının Rusya’nın Hafter’e gönderdiği uçaklar tarafından yapıldığını işaret ediyor. Rusya Federasyonu askeri uzman Andrei Chuprygin, “Libya’da El-Watiyah hava üssüne yapılan saldırı Hafter’in Rusya’dan aldığı MİG uçakları ile yapıldı. 8 hedef vuruldu” iddiasında bulundu. Hafter, saldırıdan kısa bir süre sonra sorumluluğu üstlendi ve üssün kendileri tarafından hedef alındığını öne sürdü. Saldırıda “TSK personelinin hedef alındığı” bölümü açıklamanın en dikkat çeken noktası idi. Bu açıklama bir savaş ilanıdır. Bu arada, Çad’da Fransız Mirage uçaklarının konuşlu olduğu ve Fransa’nın Libya sınırındaki Çadlı radikal örgütleri buradan kalkan uçaklarla hedef aldığı biliniyor. Fransız uçakları Çad’dan kalkarak, Vatiyye üssünde Türkiye’yi hedef alır mı? Zayıf bir olasılık. Ancak, Fransa bölgede saldırıyı yapabilecek yeteneğe ve potansiyele sahip. Saldırının, BAE tarafından Mısır üssü ve Fransız uçağı kullanılarak yapıldığı olasılığı öne çıkıyor. Doğrudan Türk hava savunma sistemlerini ve unsurlarını hedef almıştır. Bu düşmanca bir tavırdır ve misliyle karşılığı gerektirir.
– Paris ve Rusya’nın katkısı var mıdır?
Asıl soru şu… Bu saldırının Rusya, Fransa, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan’la koordine edildiği kesin… Peki, ABD’nin bilgisi dışında bu saldırının yapılma olasılığı var mı? Rusya bu saldırıyı yapmadıysa; cevap, hayır… Yani BAE bu saldırıyı ABD ve Rusya ile koordine etmeden yapmaz. Mısır da, Rusya ile koordine etmeden üssünü kullandırmaz. Başka bir deyişle, bu saldırı Rusya’nın, Fransa’nın ve Mısır’ın desteğiyle ve ortak koordineyle yapılmıştır. Ve eğer, bu saldırı BAE tarafından gerçekleştirildi ise, ABD’nin bilgisi dahilinde düzenlenmiştir. NATO üyesi Fransa tarafından bu saldırının gerçekleştirilmesi olasılığı zayıf. Ancak saldırıyı Fransa’nın yapmış olması durumunda, NATO’nun devreye girmesi zorunluluğu ortaya çıkar. Tabi, Türkiye bu saldırıyı NATO’ya ve BM’ye taşırsa. Ama sonuçta hangi ülke tarafından yapılırsa yapılsın, düşmanca bir tavırdır ve Hafter’i destekleyen ülkelerin ortak iradelerinin bir yansımasıdır. Türkiye’nin Libya’da karşı cephesi belirginleşmiştir. Rusya, Fransa, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan.
– Dün, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya ve Türkiye’nin Libya’da acil ateşkes için çalıştığını söyledi. Lavrov’a göre, Hafter milisleri bir ateşkes imzalamaya hazır. Türkiye’den de bir beklenti var, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni bu konuda ikna etmesi… Buna karşılık Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ise “Hafter tarafı bugüne kadar ne zaman bir barış çağrısı yapsa bu hep bir sonraki saldırının hazırlık dönemi olarak ortaya çıktı” dedi. Ateşkes olur mu?
Türkiye Serraj hükümetine desteğini sürdüreceğini açıkladı. Bu konuda, özellikle Vatiyye Üssü’nün hedef alınmasından sonra bu açıklamanın yapılması, karşı tarafa Türkiye’nin UMH’ye desteğini sürdüreceğini tekrar ilan etmiş. Türkiye’nin Libya politkasında bir değişikliğin olmadığını belirtmiş. Lavrov ise, Türkiye ile Rusya arasında Libya’daki çatışmanın sona erdirilmesi yönünde daha önce Suriye’de yapılan bir çalışmanın devam ettiğini belirtmiş. Ancak, Rusya’nın kırmızı çizgisi belli: Sirte ve Cufra’nın Hafter’de kalması yani UMH’ye geçmemesi. Çünkü Rusya Sirte’yi Deniz üssü, Cufra’yı da hava üssü olarak kullanmak istiyor. Bu açıdan bakıldığında Türkiye ile Rusya’nın Libya’daki hedefleri örtüşmüyor. Son adımda, İdlib’te olduğu gibi Sirte ve Cufra’nın ortak bir yönetim altında konumlandırılması senaryosu ortaya çıkabilir. Ancak sürekliliği mümkün olmaz. Putin’in Rusyası, adeta Suriye’deki konumunu Libya’ya klonluyor.
– Açar mısınız?
Rusya, Suriye’de Türkiye’yle işbirliği yaparak ve S-400 hava savunma sistemleri vasıtasıyla Türkiye-NATO arasındaki bardağı çatlatmıştı. Şimdi, Libya’da Fransa’yı yanına çekerek, Fransa-NATO arasında bardağı çatlatmayı başardı. Suriye’de deniz ve hava üssüne yerleşti. Libya’da da deniz ve hava üssüne, yani Sirte ve Cufra’ya konuşlanmak istiyor. Türkiye’nin desteklediği UMH’nin hedefi olan Sirte ve Cufra, Putin’in, Fransa’nın ve Mısır’ın kırmızı çizgisi. Dolaysıyla, Putin’in amacı Sirte ve Cufra’nın Türkiye’nin desteklediği UMH’nin kontrolüne geçmesini engellemek için tüm araçlarını kullanmaktır. Özetle Türkiye isteksiz, çünkü ateşkesi kabul ederse Sirte ve Cufra’nın Hafter’de kaldığını kabul etmiş olur.
Türkiye ne yapmalı?
* Libya’daki çatışma ortamı, adım adım HİBRİT ya da 5’inci Nesil bir savaştan konvansiyonel bir çatışmaya doğru yöneliyor. Vatiyye Hava Üssü’ne yönelik saldırı, Libya’daki aktörlerin konvansiyonel güçlerini daha yoğun şekilde kullanacakları bir döneme işaret ediyor. Bu saldırıyla Türkiye, Libya’da konvansiyonel bir savaş ortamına çekilmek, yıpratılmak ve çıkmaza sokulmak isteniyor. Bu, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Suriye’de, Libya’da ve terörle mücadelede zayıf bir Türkiye görmek isteyenlerin ortak hedefi. Türkiye’yi Libya ve Suriye’de Rusya’yla kapıştırmak, ABD’nin ve Hafter’i destekleyen Türkiye karşısındaki ülkeleri oldukça mutlu eder. Türkiye bu tuzağa düşmemeli… * ¨Dolaylı Tutum Strateji¨ni izlemeli. Konvansiyonel bir çatışmada, Rusya, Fransa, Mısır ve finans desteği sağlayan BAE ile S. Arabistan ortak hareket edeceklerdir. Bu cepheye destek sağlayacak Yunanistan gibi ülkeleri de unutmamak lazım…
* Açıklamalardan Türkiye ve ABD’nin Libya’da işbirliği yapacağı anlaşılıyor. Suriye’de karşı cephede yer alan ABD; Libya’da müttefik olacak. ABD’nin Libya’daki hedefleri Türkiye’nin politik hedefleriyle uyumlu değil. ABD, Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan’a tehdit olan ülkelerle birlikte yürüyor. Bu açıdan bakıldığında, ABD’nin Libya’daki politikası, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırıdır. S-400 Hava Savunma Sistemi yaptırımlarını masada tutan, F-35 savaş uçaklarını vermeyen, Barış Pınarı Harekatı’nın tamamlanmasını engelleyen bir ABD ile Libya’da uzun süreli bir işbirliği mümkün mü? Türkiye’nin coğrafi bütünlüğüne kasteden PYD/PKK terör örgütüne desteğini sürdüren bir ABD’yle Libya’da işbirliği, ABD’nin Suriye’deki politikalarını dolaylı olarak meşrulaştırma anlamı taşımaz mı sorusu, ayrıntılı bir analizi hakkediyor…
* Türkiye diplomasiyle, Libya’daki karşı cepheyi zayıflatabilme veya dağıtma başarısını gösterebilmeli…
* Rusya ile Libya’da uzlaşma, Libya’nın bütünlüğünün sağlanmasında ve Türkiye’nin Suriye ve Libya’daki politik hedeflerinin gerçekleştirilmesinde daha etkili bir seçenek değil mi sorusunun yanıtı ayrıntılı olarak incelenmelidir.
Uluslararası ilişkilerde dostluk ya da düşmanlık yoktur; ulusal çıkarlar vardır…¨ Bu nedenle, sert ve yumuşak gücün yani Akıllı Güç¨ün devrede olması önemlidir…