Getting your Trinity Audio player ready... |
İktidar ve Ana muhalefet partisi her taraftan kuşatıldı, bu partiler artık üye olanların, oy verenlerin partisi değil, il, ilçe ve genel merkezi parselleyenlerin partisi haline geldi.
Türkiye’nin en büyük partileri durumunda, iktidar AKP ve ana muhalefet CHP her geçen gün halktan koparak, kendi koltuklarını koruyarak, yakın çevrelerini, eş dost ve akrabalarına her türlü olanaklar yaratıyor.
Halkın işsizlik, ekonomik, eğitim, sağlık, barınma sorunu gibi önemli sorunları çözmeyi akıllarından bile geçirmiyorlar. Tarafsız ve objektif bir analiz yaparsak, artık ülkemizdeki partiler oy verenlerin, üye olanların partisi değil. Partileri kuşatanların, ele geçirenlerin partisi durumundadır.
Mevcut siyasi figürlerin demokrasi söylemlerine halk artık güvenmiyor. Refah içinde, huzurlu bağımsız ve adil yargı, ekonomisi güçlü, insanını kutuplaştırmadan, ayrım yapmadan yönetildiği, milli geliri herkese eşit paylaştıran bir Türkiye özlemi yaşayan halk, bu siyasi atmosferden memnun değil. Halkın sinir uçlarını yükselten partiler, parti genel başkanları gün gelir yaptıklarının bedelini ağır ödemek durumunda kalırlar.
Artık bu halk demokrasi, insan hakları ve serbest piyasa ekonomisini garanti altına alan hukuk ve kurallar sisteminin hiçbir boşluk bırakmadan hayata geçtiği;
Kürt sorununun, ortak gayretle demokrasi çerçevesi içinde, tüm bölgeye örnek olacak biçimde çözümlendiği;
Rejim tartışmaları ile vakit kaybetmeyen;
İtibar sahibi, sözünde duran, iş takip etmek için değil, iş görmek için yarışan siyasetçilerinin, haksızlıkların öne çıkmasına meydan vermeyecek ağırlığa kavuştuğu;
Kadınların, gençlerin siyasette ve toplumun her alanında ‘‘görünürlük’’ kazandığı;
İnsanların hastalanmaktan ve yaşlanıp emekli olmaktan korkmadığı;
Haksızlıklara, karakol ve mahkemelerde çözüm bulunabileceğine inanılan;
Sorun yaratan değil sorun çözen bir siyaset anlayışının hakim olmasını istiyor.
Gelecekten kaygı duymayacağı, yaşam kalitesinin yükseldiği bir ülke istiyor.