Getting your Trinity Audio player ready... |
CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN SAYGIDEĞER ÜYELERİNE
Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek, böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol, ışık ol, yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol…
Rıfat Ilgaz’ın da ifade ettiği gibi, şimdi tam zamanı.
Hiç kuşku yok ki iktidar, Cumhuriyetin ve devrimlerin yok edilmesindeki cüretini, sadece elinin altındaki devlet
gücünden almamaktadır. Ne yazık ki bu konudaki en büyük cesaret kaynağı, CHP’nin yönetici kadrolarının ana
muhalefette olan bir siyasi partinin yöneticilerinden beklenen görevleri yerine getirmeyip, adeta acz içinde bir görüntü
sergilemesindendir.
Birçok konuda olduğu gibi bu kritik süreçte de CHP yönetimi yine;
“Oyuna gelmeyeceğiz… Bir şey yapmaya gerek yok… Zaten yıkılıyorlar… Bunu aleyhimize kullanırlar…
Aman! Yan yana görünmeyelim…” gibi söylemlerle CHP’yi silikleştirmekte, Cumhuriyetin tarihsel
kazanımlarıyla sosyal demokrasinin evrensel değerlerini bütünleştiren emek eksenli bir sol siyaset izlemek
yerine, sağa yedeklenerek CHP’yi kimliksizleştirmektedir.
Partimizin dünü ile bağı koparılıyor, bugünü siyasetsizleştiriliyor, yarını tasfiye ediliyor…
Saray rejiminin yarattığı eşitsizliklere, adaletsizliğe, yoksulluğa, baskıcı yönetim anlayışına, hukuksuzluğa karşı yeterince mücadele edilmiyor…
Başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin kurucu devrimleri, kararlı bir şekilde savunulmuyor…
16 Nisan referandumunda ve İstanbul seçimlerinde olduğu gibi seçim hileleri sessizce kabul ediliyor…
İktidarın ömrünü uzatabilmek için “beka” yalanıyla getirdiği savaş tezkerelerine her seferinde destek veriliyor… Seçilmiş belediye başkanlarının yerlerine kayyum atanmasına karşı her zeminde etkili muhalefet yapılamıyor ve halkın iradesine sahip çıkılamıyor…
Milletvekillerinin uydurma gerekçelerle dokunulmazlıklarının kaldırılmasına “anayasaya aykırı, ama evet” deniyor… Emekten ve halktan yana sol bir politika uygulamak yerine sermayenin ve sağın temsilcileriyle işbirliği yapılıyor…
“Geleceğin ittifakı” ile uyumlu çalışma senaryoları bahane edilerek, halkçı Cumhuriyet Halk Partisi sağcı kesimlerin iradesine ve yönetimine teslim edilmek isteniyor.
Bundan 100 yıl önce, emperyalistlere ve onların işbirlikçilerine karşı Kurucu Genel Başkanımız Mustafa Kemal
ATATÜRK’ün önderliğinde Bağımsızlık Savaşını kazanarak Saray rejimi ve onun gerici yönetimine son veren kurucu
iradenin CHP’si, bugün de bu tarihsel görevi üstlenmeli, Saray rejimini ve gerici yönetimini ilk seçimlerde halkın
oylarıyla yıkarak bu düzeni değiştirmelidir.
Bu yüzden seçimlerle sınırlı olmayan, bütünlüklü ve uzun erimli bir toplumsal mücadele hattının örülmesi ve buna
uygun kadroların partiyi yönetmesi tarihsel bir zorunluluk ve sorumluluktur.
Partimizi pasifleştiren ve tasfiye etmeye çalışan anlayışa dur deme zamanıdır.
İttifak politikasını reddetmeden, partiyi tek başına iktidara taşıyacak bir mücadelenin temel alınması zorunluluktur.
Tarih; bizlere kişisel menfaat hesabı yapmadan partimizin, halkımızın ve ülkemizin geleceğini savunma ve iktidara
taşıma görevini yüklemiştir.
Biz aşağıda imzası bulunanlar, hiçbir kişisel ve grup kariyer kaygısı duymadan ortak hareket etme kararı aldık.
Uzun yıllardır partimiz saflarında emek, demokrasi ve özgür bir ülke mücadelesi veren, bu sorumlulukla hareket eden
bizler; parti üyelerimizi, İlçe ve İl Başkan ve yöneticilerimizi, Belediye Başkanlarımızı ve Belediye Meclis
Üyelerimizi, Parti Meclisi üyelerimizi, Milletvekillerimizi ve Kurultay Delegelerimizi ortak hareket etmeye
çağırıyoruz.
Gelin hep birlikte 37. Kurultayımızı tek başına iktidar olma umudumuzun başlangıç günü ilan edelim.
Gelin 37. Kurultayımızda partimizin kaybolan ilkelerini, tasfiye edilmeye çalışılan halkçı ve bağımsızlıkçı anlayışını
iktidara taşıyalım.