Türkiye’nin siyaset sahnesinde yüz yıllık bir çınar olan Cumhuriyet Halk Partisi, yalnızca bir siyasi parti değil, aynı zamanda Cumhuriyetin kuruluş ideallerinin, halk iradesinin ve eşitlik mücadelesinin taşıyıcısıdır. Ancak son yıllarda yaşanan parti içi uygulamalar, bu onurlu mirası gölgeleyen bir tablo ortaya çıkarmaktadır.
İl ve ilçe kongrelerinde ortaya çıkan manzaraya bakıldığında, delege seçimlerinin özgür iradeyle değil, baskılar, yönlendirmeler ve dayatmalarla şekillendiğini görmekteyiz. Blok listeler, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar, partiye yıllarca emek vermiş isimlerin saf dışı bırakılması… Bütün bunların adı açıktır: “Antidemokratik uygulamalar” demektir.
Bir partinin içinde demokrasi yoksa, o partinin halka demokrasi vaat etmesi de inandırıcı olamaz. En vahim olan ise, bu yanlışlara karşı suskunlukla geçiştirilmesidir. Çünkü bir yanlış karşısında susmak, o yanlışı desteklemektir. Eğer CHP’nin üyeleri, yöneticileri, belediye başkanları, hatta sıradan partilileri bile bu adaletsizliklere itiraz etmiyorsa, asıl sorun işte buradadır. Demokrasi yalnızca seçim günü hatırlanacak bir kavram değildir; her gün, her aşamada savunulması gereken bir ilkedir.
Burada belediye başkanlarına da özel bir parantez açmak gerekir. Belediyeler, halkın tamamına hizmet etmek için vardır; parti içi hesaplaşmaların aracı olmak için değil. Belediye imkânlarının delege süreçlerine müdahale için kullanılması en hafif tabirle hakkaniyetsizdir ve CHP’nin değerleriyle bağdaşmaz.
Bugün, parti içindeki bu tabloya gözlerini kapatanlar, aslında yarının en büyük yükünü omuzlarına alacak olanlardır. Çünkü tarih, yalnızca yanlış yapanları değil, sessiz kalanları da kaydeder. Sessiz kalanlar, ileride hesap vermekten kaçamayacaklardır.
Çözüm bellidir: CHP, önce kendi içinde gerçek bir demokrasi kurmak zorundadır. Delegeler özgür iradeleriyle oy kullanabilmeli, seçimler şeffaf ve eşit koşullarda yapılmalıdır. Partinin özü olan halkçı ve katılımcı geleneğe dönülmeden, CHP’nin iktidar yürüyüşü inandırıcı olamaz.
Bugün atılacak her doğru adım, yarının güçlü ve güvenilir CHP’sini yaratacaktır. Bunun için de cesur bir ses çıkarmak, yanlış karşısında “hayır” diyebilmek gerekmektedir.
Çünkü unutulmamalıdır: Suskunluk, en büyük destek biçimidir.



