Getting your Trinity Audio player ready... |
Güvenlik yönetimi ve kritik altyapı tesisleri güvenliği konusunda çalışmalar yapan analist Şafak Mert, Azerbaycan-Ermenistan arasında tırmanan gerilimin, enerji kaynakları nedeniyle “çatışma” düzeyinde yükselebileceğine işaret etti.
Mert, “Bölgedeki boru hatları sadece Azerbaycan veya Türkiye’nin değil, tüm Avrupa’nın enerji güvenliğini de yakından ilgilendiriyor. Azerbaycan petrolü ve gazının arz güvenliğinin sağlanamaması, Avrupa için çok büyük bir güvenlik riskidir” dedi.
Kafkaslar’daki enerji güvenliğini yakından takip eden Mert, Azerbaycan-Ermenistan arasında tırmanan gerilimin, bölgedeki enerji güvenliğine etkisini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Mert, sorularımıza şu yanıtları verdi:
– İki ülke arasındaki gerilimin sonucu ne olur?
Ermenistan’ın 1988’de Dağlık Karabağ’ı ilhak etme çabalarıyla başlayan ve 1991’de ilhakıyla zirve yapan süreçte, taraflar arasında bir barış anlaşması halen imzalanmış değil. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) yönettiği, daha doğrusu yönetemediği bir ateşkes var. Söz konusu ateşkes daha önce de defalarca ihlal edilmişti. Ancak Tovuz’daki olayların daha öncekilerden temel bir farkı var. Ermeni tarafının saldırıları, uluslararası hukuka göre Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ’dan değil, doğrudan Ermenistan topraklarından Azerbaycan topraklarına geldi. Yani bir devlet, başka bir egemen devletin topraklarına saldırarak biri general olmak üzere 10 askeri ve bir sivili şehit etti. Bölgede hala ateşkes yok. Ermenistan tarafından, Azerbaycan’a günlük olarak ortalama 30-40 kez top, havan, keskin nişancı ve İHA saldırıları yapılıyor. Bölgede sıcak çatışmaların yeniden şiddetlenmesi her zaman olası.
‘TOVUZ ANAHTAR KONUMDA’
– Tovuz bölgesinin, her iki ülkenin enerji trafiği açısından önemi nedir?
Azerbaycan, petrol ve doğalgaz kaynakları açısından zengin bir ülke. Ayrıca Türkmen gazının Hazar Denizi’ni geçerek Avrupa’ya arzı için de anahtar konumda. Azerbaycan’dan çıkan petrol ve doğalgaz, boru hatlarıyla Gürcistan ve Türkiye üzerinden dünyaya arz ediliyor. Tovuz bölgesi bu boru hatlarının Azerbaycan’dan çıkıp Gürcistan topraklarına girdiği bölgedir. Ayrıca, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu da enerji yolu veya enerji koridoru olarak bilinen bu bölgeden geçmektedir.
– Olası çatışmalar, bölgedeki enerji güvenliğini nasıl etkiler?
Bölgedeki boru hatları sadece Azerbaycan veya Türkiye’nin değil, tüm Avrupa’nın enerji güvenliğini de yakından ilgilendiriyor. Enerji güvenliği denince “enerji üretim ve iletim tesislerinin güvenliği” ve “enerji arzının” sürekliliği anlaşılır. Azerbaycan petrolü ve gazının arz güvenliğinin sağlanamaması, Avrupa için çok büyük bir güvenlik riskidir. Bölgedeki çatışmaların durması en iyi seçenek olmakla birlikte, uluslararası hukuka göre Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ’ın Ermenistan tarafından ilhakı pahasına olabilecek bir barış da Türkiye’nin veya Azerbaycan’ın kabul edeceği bir durum değildir.
– Ermenistan’da “Yıl sonunda büyük ölçekli askeri operasyonlar yapılabilir” değerlendirmeleri yapılıyor. Nasıl yorumluyorsunuz?
Başbakan Paşinyan seçim döneminde, sözde soykırımın dünyaca tanınmasını sağlamayı, Azerbaycan’a bir karış toprak vermemeyi ve diyaspora Ermenilerini Ermenistan’a geri getirmeyi vaat etmişti. Bu vaatleri, Ermenistan saldırılarının hemen ardından Rusya’nın yaptığı çok büyük ‘harbe hazırlık’ tatbikatıyla birleştirdiğimizde, Ermenistan’ın Rusya’nın himayesinde Azerbaycan’a yeni sınır ihlalleri ve mahdut hedefli saldırılar yapabileceğini bekleyebiliriz. Ermenistan Savunma Bakanlığı’nın yaptığı ve kendilerinin harbe hazırlık seviyelerinin en üst düzeyde olduğunu, Azerbaycan saldırılarına karşılık verebilecek yetenekte olduklarını ifade eden açıklamaları da bu bağlamda okumak mümkün.
– Ermenistan’ın, Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı askeri bir motivasyonu var mı? Saldırmak istiyor mu?
Ülkenin güvenliğini bile Gümrü’de bulunan Rusya’ya ait 102’nci Motorize Piyade Tümeni’ne emanet etmiş bir Ermenistan’ın, tamamen kendi iradesiyle Türkiye veya Azerbaycan’a yönelik bir askeri harekât yapabilmesi mümkün değil. Ancak, Rusya’dan ve kendi silah sistemlerini üretebilen İran’dan aldığı desteği düşününce, Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı gerçekleştirdiği bölgesel saldırıların motivasyonunu anlamak mümkün olabilir. Denize çıkışı olmayan, üretim imkanları ve kaynakları kısıtlı, genç nüfusu ülke dışına göçler yüzünden erozyona uğrayan bir Ermenistan’ın, ülkede birlik ve beraberliği sağlayabilmesinin belki de tek yolu Azerbaycan ve Türkiye üzerinden düşman yaratması ve bunu varoluşsal bir sorun olarak sürekli gündemde tutmasıdır.