1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Saray makyaj tutmaz

Saray makyaj tutmaz

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

SOLMEDYA – Ülkede siyaset sahnesinde yeni eşikler açıldı. Bir yanda 19 Mart Saray darbesinden bu yana toplumsal muhalefetin açığa çıkardığı itirazlar yükselmeye devam ederken, diğer yanda özellikle Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler yeni pozisyonlar üretti. Halka anlatacak hikâyesi kalmayan Saray rejimi ise ortaya çıkan fırsatları yeni bir illüzyon yaratmak için kullanmaya çalışıyor.

Halkın direnişi, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın olanca imajını yerle bir ederken, söylenen barış ve demokrasi türküleriyle Erdoğan’ı parlatmak için kollar bir kez daha sıvandı.

PKK’nin kendini feshetme kararının ardından demokrasi naraları atmaya başlayan Saray yönetimi, İstanbul’da heyetler arası görüşme için toplanan Rusya ve Ukrayna arasında
neredeyse barış elçisi ilan edildi.

Dış politikada estirilmeye başlanan zafer havasının yanında, iç siyasette de kurulmak istenen yeni bir tahkimat için yine o bilindik hazırlıklar tek elden başlatıldı.

İLÜZYON YARATMA ÇABASI

Hafta boyunca yandaşların gazete manşetleri Erdoğan’ın ‘Dünya Liderliği’ni yazdı. Sık sık vurgulanan Trump–Erdoğan dostluğunun bölgeye barış ve demokrasi getireceği söylentileri hâkim kılınmaya çalışıldı.

Sadece önceki günün manşetleri bile yaratılmak istenen illüzyonu ortaya koydu. O manşetlerden bazıları şunlar:

• Türkiye Gazetesi: “Bölgemizdeki iki yaraya Trump ve Erdoğan’dan neşter. Suriye tamam, sıra Gazze’de”

• Sabah: Dünya Siyasetine Erdoğan Damgası

• Hürriyet: Terörün Gündemi Kapandı

• Takvim: Dünyanın Merkezi Türkiye

• Milliyet: Dünyanın Gözü Bizde

• Akşam: Yeni Dönemin Anahtarı Türkiye

Tüm bu manşetlerin ortak anlatısı ise oluşan yeni dünya düzeninde Erdoğan’ın en güçlü liderler arasında olduğu ve demokrasi ile barışın ancak Erdoğan ile gelebileceği oldu. Haber içeriklerinde Saray yönetiminin ne kadar başarılı olduğu da bizzat Erdoğan’ın sözleriyle vurgulanmaya çalışıldı.

Öte yandan yandaş köşe yazarları da demokrasinin nasıl geldiğini, rejimin ne kadar başarılı olduğunu anlata anlata bitiremedi.

PKK’nin silah bırakması, cihatçı HTŞ Lideri Colani ve ABD Başkanı Trump buluşması, Dolmabahçe’de kurulan müzakere masası, Antalya’da NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanları toplantısı; hepsi yandaşların Saray yönetimine artı yazdığı ve Erdoğan’ın büyüklüğünü anlatmaları için sıraya girdiği konular oldu. Hatta bazıları Trump’ın zaafları arasında doğrudan Erdoğan’ın ismini gösterdi.

GERÇEKLER İMAJI BOZUYOR

Geçtiğimiz gün partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan da Türkiye’nin bölgede barış çabalarına aktif katkı verdiğini kaydederek, “Bölgesel ve küresel krizlerin çözümünde desteği, yardımı, arabuluculuğu
aranan ülkelerden biri hiç kuşkusuz Türkiye’dir” dedi. Erdoğan, Suriye’ye yönelik yaptırımlarını kaldıran Trump’a ise “Dostum Trump” diyerek seslendi. Colani, Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın görüşmesine telefonla bağlanan Erdoğan, görüşmenin “bölge barışını nasıl daha güçlü hâle getirebileceğine” odaklandığını söyledi.

Ancak buraya kadar olan her şey, yaratılmak istenen başarı hikâyesinin vizyona konan kısmı. Rejimin otoriterleşmenin dozunu artırdığından, ABD ve Batı’nın Ortadoğu’da barış getirmediğinden, ülkede demokrasi namına hiçbir gelişmenin yaşanmadığından bahsedilmedi.

SARAY’IN DEMOKRASİ YALANI

Saray yönetimi demokrasi vurguları yaparken, güvenlikçi politikaların yönü Erdoğan’ın yönetimini temelden sarsan toplumsal muhalefete çevrildi.

Tutuklu bulunan CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabının kapatılmasından, üniversitelerde AKP temsilcilerini okullarında protesto eden öğrencilere uygulanan gözaltı ve tutuklamalara kadar her şey, rejimin demokrasi şölenine eşlik eden gelişmeler oldu.

Erdoğan’ın PKK’nin açıklamasına ilişkin söylemleri de rejimin demokrasisini bir kez daha açığa çıkardı. Erdoğan, yine bir demokrasi müjdesini “Belediyelerde kayyum istisna olacak” sözleriyle verdi.

Ülkenin kendi gerçekleri de çizilmek istenen imajı yerle bir ediyor. Ülke tarihinin en büyük ekonomik buhranı yaşanırken, adalet, özgürlük ve refah kriterleri dibe vurdu.

ZAFER DEDİĞİ ABD POLİTİKASI

Öte yandan dış politikada yaşananlar da anlatılan zafer havasının tam tersini ortaya koydu. Bahsedilen ‘Erdoğan ve Trump dostluğu’, oluşturulmak istenen zafer havasının bir parçası kılınsa da Saray yönetimi dış politikada ABD politikalarının uygulayıcısı olarak kullanılıyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmesinde “Türkiye ile problemini ben çözerim” diyen Trump, son olarak Gazze’nin ABD tarafından “özgürlük bölgesi”ne dönüştürülmesini önerdi. Trump, “ABD orayı alıp sahiplenebilir” dedi. Daha önce de Gazze’nin turistik bir bölgeye çevrilebileceğini söyleyen Trump’a ise Saray yönetiminden ses çıkmadı. Rejim, doğrudan ABD ve İsrail’in çizgisi altında pozisyon alıyor.

Tek adam rejiminin tüm bu makyajını ise ülke gerçekleri bozuyor.

Saray makyaj tutmaz
Yorum Yap
Advert

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin