Bir genç kadın daha gitti…
Yine bir KYK yurdunda, yine bir “intihar” açıklaması…
Balıkesir Üniversitesi öğrencisi 20 yaşındaki Azra Dorak, 6 Eylül KYK Kız Yurdu’nun üçüncü katından düşerek yaşamını yitirdi. Yetkililer olayı “intihar” olarak duyurdu.
Ama ailesi inanmıyor.
Arkadaşları suskun.
Yurtta kameralar çalışmıyor.
Ve yine karanlık bir dosya açıldı.
Azra’nın ailesi, kızlarının intihar etmediğini düşünüyor. Ellerinde birçok şüphe, kulaklarında onlarca soru yankılanıyor:
“Devlet yurdunda kameralar neden çalışmıyor? Neden gören kimse yok? O an mescitte hiç kimse yok muydu? Öğrenciler neden susturuluyor? Aileye neden bilgi verilmiyor?”
Bu soruların her biri, sadece bir ailenin değil, bu ülkedeki binlerce gencin, her akşam “yurdunda güvende mi?” diye düşünen anne babaların yüreğinde yankılanıyor.
Her trajediden sonra aynı tablo:
Olayın hemen ardından “intihar etti” deniyor.
Ardından gizlilik kararı…
Sonra uzun süren bir sessizlik.
Ve kamuoyunun gözünden yavaş yavaş silinen bir isim: Azra Dorak.
Oysa Azra bir rakam, bir istatistik değildi.
Bir öğrenciydi, bir evlattı, bir hayaldi.
Köyünden, şehrinden çıkıp kendi geleceğini kurmak için gelmişti üniversiteye.
Ama devletin koruması altındaki bir yurtta, güvenli olması gereken bir çatı altında yaşamını yitirdi.
Bu ülkede bir genç kadın devlet yurdunda ölüyorsa, “neden?” diye sormak toplum olarak hepimizin sorumluluğudur.
Yurtta kamera yoksa, neden yok?
Öğrenciler “konuşmayın” diye uyarılıyorsa, kim neden korkuyor?
Ailenin elinden bilgi saklanıyorsa, bu hangi hukukla bağdaşır?
Bu ülke daha önce de Şule Çet’in, Rabia Naz’ın, Enes Kara’nın, Gülistan Doku’nun hikâyelerini gördü.
Her birinde aynı kalıplar:
“İntihar etti.”
“Dosyada gizlilik var.”
“Delil yetersiz.”
Ve sonunda unutulan bir isim, yüreği yaralı bir aile.
Artık unutmak değil, sorgulamak zamanı.
Azra’nın ailesi, “Bu işin üstü örtülmesin” diyor.
Biz de diyelim: Hiçbir Azra, hiçbir genç, bir daha karanlıkta kalmasın.
Bu ülke kendi evlatlarına sahip çıkmak zorunda.
Adaletin, güvenliğin ve insan hayatının kıymetini hatırlamak zorunda.
Azra Dorak’ın adını, “intihar etti” denilerek değil, gerçeğin ortaya çıkması için verilen mücadeleyle hatırlayalım.
Çünkü bu sadece bir kızın değil, hepimizin hikâyesi




Gören görmedim diyorsa, bilmedim diyorsa, duyan işitmedim diyorsa üç maymunu oynamıyor insan, maymun üç insanı oynatıyor! Yazıklar olsun!