Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber : Erdem UYGUR
SOLMEDYA – Türkiye’de eğitim sistemi yine siyasi bir gündem maddesi haline geldi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlığıyla kamuoyuna tanıttığı yeni müfredat modeli, modern, bilimsel ve laik eğitim ilkelerine aykırı unsurlar içerdiği gerekçesiyle yoğun eleştiri altında. 2024 yılında başlatılan bu yeni model, hem içeriğiyle hem de dayandığı ideolojik temellerle tartışmaları beraberinde getirdi.
“Maarif” Sözcüğü Neyi İfade Ediyor?
Öncelikle “maarif” kelimesinin kendisi bile tartışmanın merkezinde yer alıyor. Osmanlı döneminde kullanılan bu terim, eğitimden çok bir zihniyeti temsil ediyor: Devlete ve dine itaati, sorgusuz kabulleri ve geleneksel toplumsal hiyerarşileri. Modernleşme çabalarıyla birlikte terk edilen bu kavramın yeniden dolaşıma sokulması, eğitim sisteminin çağdaşlıktan uzaklaştırıldığı yönünde yorumlanıyor.
Modern Eğitimden Gerileme
Yeni müfredatta en dikkat çeken unsurlar arasında evrim teorisinin içerik dışına itilmesi, felsefe derslerinin kapsamının daraltılması ve değerler eğitimi başlığı altında dinî referansların yoğunlaştırılması yer alıyor. Bilimsel yöntem yerine “hikmet” anlayışının öne çıkarılması, akıl ve eleştiri yerine “itaat” ve “sadakat” kavramlarının vurgulanması, eğitimde dogmatizme açık kapı bırakıyor.
Uzmanlar Ne Diyor?
Eğitim uzmanı Prof. Dr. Zeynep Uçar, modelle ilgili olarak şu yorumu yapıyor:
“Bu müfredat çocuklara bilimsel bilgi değil, belirli bir yaşam tarzını ve dünya görüşünü dayatıyor. Eğitimin görevi bireyi özgürleştirmek, sorgulama becerisi kazandırmak ve onu yurttaşlaştırmaktır. Maarif Modeli ise tam tersine bireyi edilgenleştiriyor.”
Laiklik Tehlikede mi?
Yeni modelde “değerler eğitimi” altında sunulan içeriklerde dinî referansların ön planda olması, laik eğitim ilkesini zedeliyor. Anayasada yer alan laiklik ilkesiyle çelişen bu yaklaşım, devletin resmi ideolojisi hâline gelen bir inanç sistemini eğitim aracılığıyla dayattığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Alevi toplulukları, seküler kesimler ve bazı hukukçular bu durumun “eğitimde eşitlik” ilkesini zedelediğini savunuyor.
Tarih Eğitimi: Osmanlı Övgüsü, Cumhuriyet Gölgelemesi
Tarih dersleri de Maarif Modeli’nde ideolojik bir yeniden yazım sürecine sahne oluyor. Osmanlı tarihi abartılı biçimde yüceltilirken, Cumhuriyet devrimleri yüzeysel veya eleştirel bir dille aktarılıyor. Atatürk ilke ve inkılapları, artık müfredatın merkezinde değil; yerini “medeniyet tasavvuru” gibi soyut, İslam merkezli kavramlar alıyor.
Pedagojik Değil, Politik Bir Müfredat
Yeni modelin pedagojik değil, politik kaygılarla hazırlandığını söyleyen eğitim sendikaları, modelin iptali için çeşitli yasal başvurulara hazırlanıyor. Eğitim-Sen tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bu müfredat ne bilimsel ne çağdaş ne de pedagojik. Tamamen siyasi bir projedir. Bu dayatmayı kabul etmeyeceğiz.”
Alternatif Ne Olmalı?
Uzmanlar, Türkiye’nin ihtiyacının geçmişe öykünen, inanç dayatmalı bir model değil; evrensel bilimle uyumlu, laik, özgürlükçü ve demokratik bir eğitim modeli olduğunu vurguluyor. Eğitimde bireyin özne hâline getirilmesi, yaratıcı düşüncenin teşvik edilmesi ve toplumsal eşitliğin sağlanması gerekliliği hatırlatılıyor.
Sonuç: Maarif Değil, Mirası Geriye Götüren Bir Model
“Maarif Modeli” adı verilen bu yeni sistem, aslında çağdaş bir eğitim anlayışının terk edildiğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Toplumun geleceğini şekillendirecek genç kuşaklara, eleştiren değil itaat eden, sorgulamayan ama ezberleyen bireyler yetiştirme hedefiyle yaklaşan bu model, Türkiye’nin eğitim mirasını geriye çekme tehlikesi taşıyor.