Terörsüz Türkiye, tek adam düzeninde üçüncü evre derken,
Eteklerdeki taşlar dökülmeye başladı.
RTE’nin derdi yeni anayasayla yeniden seçilmek.
Gerekçe yine aynı, sivil ve demokratik anayasa.
Ortağı DB’nin tek derdi tek adam düzeni, RTE’ye tam destek.
Yeni anayasa için mecliste destek gerek, DEM hazır kuvvet.
DEM destek için başladı iktidarla ve ortağıyla görüşmelere,
Gündem anayasa, yeni açılım süreci ve infaz düzenlemesi.
Üstüne de yerel yönetimlerde özerklik isteyen 7 madde.
*
Bu arada üçüncü kol faaliyetleri de yine devrede,
Geçen hafta izledim soldan olduğunu söyleyen bir yazarın söyleşisini,
100’üncü yılında Cumhuriyeti doğru irdelemeli diye başladı söze,
Bugünkü iktidarın ve var olan sorunların nedeni olarak,
Cumhuriyeti, 1924 Anayasasını, kısmen de Lozan’ı gösterdi.
Tıpkı RTE’nin ve terör örgütünün başının söylediği gibi…
*
Bu süreçte oyunlarını bozan, erken seçim için meydanlara çıkan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP).
Sandıkta 4 defa RTE-AKP’yi yenen İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı seçilmesi.
Ekrem İmamoğlu’nu hapsetmek, diplomasını iptal etmek kesmedi,
Sosyal medya hesabına, fotoğraflarına, ziyaretçilerine yasaklar da yetmedi,
Ayakta duran, ekranda konuşan, köşede yazan, üniversitede başını kaldıran içeri alınsa da toplumsal muhalefet bitmedi…
Belediyelere dalga dalga baskınlar, göz altılar ve tutuklamalar da sonuç vermedi ki,
Cumartesi sabahı İstanbul’dan Adana’ya yine göz altılarla başladık güne.
Dertleri Milletin iradesini yok sayarak,
İBB’yi ve kaybettiği tüm CHP’li belediyeleri ele geçirmek,
CHP’nin Millete hizmetini ve Milletin CHP’ye güvenini ve sempatisini engellemek.
*
Yetti mi, tabi ki hayır.
CHP’nin parti kimliği üstüne oynanan oyun ise bir başka trajedi,
Amaç son iki kurultayın da iptal edilmesi,
Özgür Özel’in genel başkanlıktan düşmesi ve halka açılan yönetim anlayışının sona ermesi,
CHP’nin meydanlarda Milletle ve gençlerle buluşmasının engellenmesi,
Milletin evine, siyasetin de kapalı kapılar arkasına dönmesi,
Muhalefetsiz demokrasi ile tek adam düzeninin devam etmesi…
RTE-AKP ile ortaklarının, işbirlikçilerinin ve 100 yıldır bu topraklarda gözü olan emperyalist destekçilerinin amaçları belli, hedefleri çok net;
Cumhuriyeti kuran Cumhuriyet Halk Partisini ve kurduğu Demokratik, Laik Cumhuriyeti yok emek.
*
Sözün sonu kendisine Cumhuriyet Halk Partiliyim diyenlere…
Cumhuriyet Halk Partisinde yöneticilik yapan, yapmış olan herkese…
Kürsülerden Atatürk’ü, demokrasiyi, cumhuriyeti, hak, hukuk, adaleti dillerinden düşürmeyenlere…
Parti içinde iktidar olma hevesiyle her yolu deneyenlere…
Ya tescilli suçluların ve suç örgütü liderlerinin sözleriyle,
Cumhuriyet Halk Partisinin ve belediyelerinin suç örgütü,
Belediye başkan ve yöneticilerinin de suçlu ilan edilmesini kabul ederek bu sürecin payandası olacaksınız,
Ya da Cumhuriyet Halk Partili olmanın bilinci ve sorumluluğu ile,
Genel Başkan Özgür Özel’in ve Parti yönetiminin arkasında dimdik duracaksınız.
Bu yolda can veren Ahmet Taner Kışlalı’nın söylemiyle,
“Atatürkçülük söylem değil, eylemdir.”
Kimin gerçek Cumhuriyet Halk Partili,
Kimin Demokratik, Laik Cumhuriyetten ve Sosyal Hukuk Devletinden yana olduğu da,
Lafında değil, duruşunda ve eyleminde görülecektir.





Söylemle değil artık eylemle yürümek yoksa ne demokrasi ne insanlık..
Kılıçtaroğlu’nun tekrar CHP’nin başına geçmek gibi bir düşüncesi ve amacı olduğuna inanmıyorum.
Hukuksal olarak böyle bir olay ortaya çıkarsa, ilk yapması gereken hareket, derhal kurultay kararı alıp, kurultayda da Özgür Özel’i destekleyerek partiyi düzlüğe çıkarmak olmalıdır.