CHP’de kongre süreci yaklaşırken Tuzla’dan gelen tablo, partideki örgütsel çürümenin ve koltuk sevdasının boyutlarını gözler önüne seriyor. İlçe başkanları ve belediye başkanları, üyelerin iradesini hiçe sayarak kendi siyasi geleceklerini garanti altına almaya çalışıyor. Bu anlayış, halkın çıkarlarını ikinci plana atıyor ve partiyi tabandan koparıyor.
Üyeden Korkan İlçe Başkanlığı
Tuzla’da ilçe başkanlığı, görevini halkın ve üyelerin çıkarlarını savunmak yerine, koltuk hesabına odaklanmış durumda. Belediye başkanı ise makamdan aldığı gücü bir “kılıç” gibi kullanarak, delege seçim sürecini tamamen kendi lehine yönlendirdi.
Yapılan seçimlerde şeffaflık yok sayıldı; delegasyon, eş, dost ve akrabalardan oluşturularak adeta ele geçirildi. Bu tablo, örgüt içi demokrasinin fiilen askıya alındığının ve üyelerin iradesinin yok sayıldığının en açık göstergesidir.
Belediye Başkanlığı ve Örgüt Üzerindeki Baskı
Belediye başkanları, koltuklarını ve kadrolarını korumak için örgüt üzerinde baskı kuruyor. Kamu kaynakları ve belediye yetkileri, delegeleri yönlendirmek ve kişisel çıkarları garanti altına almak için araçsallaştırılıyor.
Bu yaklaşım, partinin demokratik mekanizmalarına doğrudan müdahale anlamına geliyor ve halkın iradesini gölgede bırakıyor.
Koltuk Kavgası, Halkın Taleplerini Gölgeliyor
Üyelerin ve halkın talepleri, kişisel hesaplar ve koltuk hırsı yüzünden görmezden geliniyor. Belediye yönetimleri; emekçilerin, gençlerin ve yoksulların sorunlarına kayıtsız kalırken, halkın ihtiyaçları ikinci plana itiliyor.
Bu tablo, partinin asli görevinden ne kadar uzaklaştığını bir kez daha ortaya koyuyor.
Çözüm: Örgütü Halkın Kontrolüne Vermek
CHP, üyelerinin ve halkın iradesini esas almalı; belediye ve ilçe yönetimlerini kişisel ikbal hesapları için araç olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.
- Delege seçimleri şeffaf yapılmalı
- Üyelerin sürece aktif katılımı sağlanmalı
- Örgütün demokratik işleyişi korunmalı
Bunun sağlanması, hem partinin yeniden tabanla buluşmasını hem de halkın çıkarları doğrultusunda siyaset üretmesini mümkün kılacaktır.
Sonuç: Demokratik Yenilenme Şart
Tuzla örneği, koltuk sevdasının halkın önünde nasıl bir set oluşturduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Sol ve sosyal demokrat bir perspektiften bakıldığında, esas mücadelenin isimler üzerinden değil, örgütün demokratik işleyişini ve halkın çıkarlarını savunacak bir siyaseti inşa etmek üzerine olması gerekiyor.
Belediye başkanı ve ilçe başkanı, ben merkezli anlayışlarını gözden geçirmek zorunda.
Örgütü yeniden harekete geçirebilecek, belediye ile örgüt arasındaki kopmuş organik bağı onarabilecek ve tabanın kabul edeceği uzlaşı adayı üzerinde birleşmek artık bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bugün, Belediye Başkanı iki yoldan birini seçecek:
- Ya “dediğim dedik” tavrında ısrar ederek otoritesini kaybedecek,
- Ya da örgütün tamamıyla kucaklaşarak hem kendisini hem partiyi büyütecek.
Özellikle, Tuzla Demokrasi Hareketi ile yapılan toplantıda, parti içi seçimlere müdahale etmeyeceğine dair verdiği sözün, İlçe Kongresi’nde nasıl bir tavra dönüşeceği ise önümüzdeki süreçte görülecek.




CHP’li Belediye Başkanlarının;Örgütle kucaklaşmak gibi bir derdi yok.Onları,Uydu olarak kullanacakları;
İL Başkanı ve İLÇE Başkanı derdindedir’ler.Yani kısacası, ” Küçük Olsun Benim Olsun” diyorlar.
Sizin dediklerinizi yaparlarsa,CHP iktidar olur,Bu da Dinazorlaşmış,Belediye Başkanlarının
İşine gelmez..
BEN KATILIYORUM