Cemil DEVECİ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli

Cumhuriyet devrimi kuruluşa milli eğitim ile başlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk daha kurtuluş savaşı devam ederken  16-21 Temmuz 1921 tarihinde Ankara’da  ülkenin dört bir yanından gelen  kadın öğretmenlerin de katıldığı Maarif-Eğitim Kongresini toplamış ve daha ülke bağımsızlığına kavuşmadan eğitim hamlesini başlatmıştır.

Advert
service
1
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

Cumhuriyet devrimi kuruluşa milli eğitim ile başlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk daha kurtuluş savaşı devam ederken  16-21 Temmuz 1921 tarihinde Ankara’da  ülkenin dört bir yanından gelen  kadın öğretmenlerin de katıldığı Maarif-Eğitim Kongresini toplamış ve daha ülke bağımsızlığına kavuşmadan eğitim hamlesini başlatmıştır.

 

23 Nisan 1920 de meclis toplanmış; 4 Mayıs 1920 tarihinde Maarif (Milli Eğitim) Bakanlığı kurulmuştur. Ardından 15 Temmuz 1923 tarihinde 1. Heyet-i İlmiye  toplantısı gerçekleştirilmiş ve milli eğitim politikaları ‘Milli Eğitim Şura’ toplantı ve kararlarıyla belirlenmiştir.

Okulun, okul yönetiminin, sınıfın, eğitimin demokratikleştirimesi; özgür, sorumlu ulus bireyi yetiştirilmesi ve uygulamaya dayalı eğitimi  amaçlayan bir milli eğitim sistemi hedeflenmiş ve gerçekleştirilmiştir.

Bu özeti şunun için yaptım, ulus devletin temel dayanağı akıl ve bilim temelli laik eğitimdir.

 

Ne yazık ki, 1950’ li yıllardan sonra  Cumhuriyetin Milli Eğitim politikasından adım adım uzaklaşılmıştır. Son 20 yıldır her Milli Eğitim bakanı döneminde, iddialı hedeflerle kendine özgü eğitim proğramı hazırlanmış ve kısmen uygulanmıştır.

Kararları ve uygulamalarıyla en çok tartışılan son Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve ekibi tarafından hazırlanan ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ kamuoyunda çok tartışılıyor ve  ilgili  kurumlardan önemli eleştiriler alıyor.

 

Milli Eğitim Bakanlığının Türkiye Yüzyılı Maarif Modeliyle eş zamanlı olarak Memur-Sen de Kadını koruyan İstanbul Sözleşmesinin iptalini destekleyen ve hatta yetersiz bulan, cinsiyet eşitliği kavramına karşı çıkan, 6284 sayılı yasanın kaldırılmasını; Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve ilgili tüm yasaların değişmesini isteyen ‘ Aile ve Kadın Politikalarına Yeni Bir Paradigma’ raporu yayınladı ve ardından anayasa değişikliği için imza kampanyası başlattı.

Raporda, ‘’Tevhid-i Tedrisat değerlerimize uygun değildir. Eğitim sistemi insanın yaratılışından, fıtrattan getirdiği özelliklerine göre yapılandırılmalıdır. 1739 sayılı kanunun ‘okullarda kız erkek karma eğitim yapılması esastır’ ifadesi değiştirilmelidir. Eğitim sistemi, kız okulları, erkek okulları olarak düzenlenmelidir’’ deniliyor. İktidar kendi söyleyemediklerini, yandaşlara söyletip, toplumu alıştırıyor.

Kapitalist sistem her krize girdiğinde kadını, gençliği ve çocukları hedef almış, krizini onların emeğini sömürerek aşmayı hedeflemiştir. Kapitalizmin krizi herkesten önce bizim kapımızı çaldığı için eğitim sistemiyle gençleri ve çocukları, gelenek, görenek, inanç güzellemeleriyle kadını sosyal hayattan uzaklaştırarak;  hukuksuzluğun, yolsuzluğun, yoksulluğun bedelini kadınlara, gençlere ve çocuklara ödetmeyi amaçlamaktadırlar.

Dünya veri odaklı yapay zeka ile dijital devrimi, endüstri 5.0’ı  yaşarken, bizim eğitimimiz 1.0 seviyesinde…

Bu tıkanmışlığa karşın AKP iktidarı, Cumhuriyetin adım adım geliştirdiği Demokratik Bilimsel Laik Eğitimin mezarını kazıyor. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, çağdaş, laik ve bilimsel eğitim ilkelerine aykırıdır. Kaldı ki, ‘Maarif’ kelimesi Türkçe değil, Arapça kökenli Osmanlıcadır; bu kelime bile sistemin karşı devrim ürünü olduğunu ifade ediyor.

Bir süredir eğitim sistemimizin içi boşaltılmış; din dersleri sayısı ve çeşitleri çoğaltılmış;  okullara, sınıflara cemaatler, imamlar değişik vasıflarla girmeye başlamış; laik, demokratik,  bilimsel  eğitimden uzaklaşılmıştı; Maarif Modeliyle son nokta konulmak isteniyor.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeliyle, eğitim sistemimizden Evrim teorisi çıkarılıyor;  değerler eğitimiyle dini referanslar  esas alınıyor; Hikmet- itaat-sadakat kavramları eğitim konusu yapılarak akıl ve bilim yerine dogmatizme açık kapı bırakılıyor. Eğitim sendikaları ve eğitimle ilgili kurumlar; ‘Maarif Modeli’ ile çağdaş eğitim modelinin  terk edildiğini; eleştirmeyen, itaat eden, sorgulamayan, biat  eden ve  ezberleyen genç bireylerin yetiştirmesi hedefleniyor tespitinde buluşuyor v eleştiriyorlar.

Eğitim sistemimizin yapısal sorunlarına dokunmadan, Bilge nesiller yetiştireceğiz gibi ütopik, abartılı hedeflerle eğitim sistemi ters yüz edilmeye çalışılıyor.

 

Milli Eğitim Sistemi, her bakanın ‘ben geldim’ diyerek değiştirebileceği bir alan değildir. Temel felsefesinden kopmadan teknolojik gelişmeler de dikkate alınarak, alt yapısı ve eğitici kadrosuyla birlikte uygulamalar güçlendirilebilir.

Eğitimin yap-boz tahtası olmaması ve değişen siyasi yaklaşımlardan etkilenmemesi gerekir.   Bunun için ülkede, Milli eğitim politika ve uygulamalarını belirleyecek, eğitime istikamet verecek ve eğitimde günü birlik uygulamalar dışındaki köklü değişikliklerin onayına tabi olacağı ‘Milli Eğitim Şurası /Milli Eğitim Üst Kurulu’ olmalıdır. Böyle resmi ve bağımsız bir kurulun denetimi ve onayından geçmeyen ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ geri çekilmelidir.

 

Deneyimleriyle sürece katkıda bulunan öğretmenler,  ‘’ortaokuldan liseye gelen çocukların Türkçe, matematik, fizik, kimya gibi temel dersleri zayıf; bazıları  dört işlem yapamıyor, okuduğunu anlamıyor.  Bugün mezun olan her öğrenci, sanki bir kademe öncesinin mezunu seviyesinde yani, ortaokuldan mezun olan ilkokul mezunu, liseden mezun olan ortaokul mezunu seviyesinde’’ diye yakınmaktadırlar. Asıl sorun budur, öncelikle çözülmesi gereken eğitim kalitesinin artırılmasıdır.

 

Öğretmen eğitiminden başlayarak, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi; özellikle ilk ve orta okul binalarının yürüyüş mesafesinde olacak şekilde çoğaltılması; köy okullarının açılarak hem öğrenci eğitimi hem de üretime dayalı halk eğitimi verilmelidir.

Eğitimin alt yapısı, fizik, kimya, matematik laboratuvarları, dijital laboratuvar eksikleri giderilmelidir. Bakanlığın görevi bu alanla sınırlı sınırlı kalmalı, eğitim sistemi  bundan evvel Milli Eğitim Şurası örneğinde olduğu bağımsız uzman kuruluşun işi olmalıdır.

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli sisteminin iptali için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) dava açtı, yargılama süreci devam ediyor.

Okul çağında çocuğu ve torunu olan yurttaşlarımızın öncülüğünde tüm yurttaşlarımız bu çağdışı eğitim sistemine karşı çıkmalıdır. Yurttaşlık görevi bunu gerektirir…

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
+ - 1

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 28 Mayıs 2025, 08:50

    Başkanım kaleminize sağlık.. Yazınızda çok güzel ifade ettiğiniz gibi “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”, Cumhuriyetin temel değerleri olan laik, bilimsel ve demokratik eğitime büyük bir darbedir. Bu model; eleştirmeyen, sorgulamayan, biat eden bireyler yetiştirmeyi amaçlayan, çağdaş pedagojiden uzak ve ideolojik bir dayatmadır. Eğitim sisteminin bilimden ve özgür düşünceden uzaklaştırılması, geleceğimiz için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu anlayış, bir eğitim reformu değil; karşı devrim niteliğindedir. Konuya duyarlılığınız ve uyarılarınız için teşekkür ederim.

    Cevapla
Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin