Türkiye, uzun süredir iktidarın yargıyı bir baskı ve sopa aracı olarak kullanmasına tanık oluyor. Halkın seçtiği temsilciler, muhalif belediye başkanları, gazeteciler, akademisyenler, sendikacılar ve gençler, iktidarın ömrünü uzatmak için yargı eliyle hedef alınıyor. Ancak tarih, halkın iradesine karşı kurulan kumpasların sonsuza dek ayakta kalamayacağını defalarca gösterdi.
Belediye Başkanlarına Yönelik Kumpaslar
AKP, seçimlerde kaybedemediğini yargı sopasıyla bertaraf etmeye çalışıyor. En somut örneklerinden biri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan davalardır. Bir “YSK üyelerine hakaret” gerekçesiyle verilen hapis cezası, aslında halkın seçtiği belediye başkanını saf dışı bırakma girişimiydi. Yine Van, Mardin ve Diyarbakır’da HDP’li büyükşehir belediye başkanlarının yerine kayyum atanması, sandığın hiçe sayılmasıdır. Halk iradesine yönelik bu darbeler, mahkeme kararları kılıfına sokularak uygulanmıştır.
Muhaliflere ve Gazetecilere Açılan Davalar
AKP döneminde yüzlerce gazeteci, yazdıkları haberler veya sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı, tutuklandı. “Terör propagandası” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarıyla açılan davalar, iktidarın eleştiriyi susturma mekanizması haline geldi. Sadece son 10 yılda 160 binden fazla yurttaşın “Cumhurbaşkanına hakaret”ten soruşturulması, yargının nasıl siyasal baskı aracı haline getirildiğini göstermektedir.
Üniversitelere ve Gençliğe Baskı
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin 2021’de kayyum rektöre karşı demokratik protestoları “terör” suçlamalarıyla bastırıldı. Barış Akademisyenleri, sadece “barış istedikleri” için işlerinden edildi, pasaportları iptal edildi, haklarında davalar açıldı. İktidar, muhalif her sesi “yargı sopası” ile susturmaya çalıştı.
Yolsuzluğun Hesabı Sorulacak
Bütün bu baskıların arkasındaki asıl amaç, iktidarın kendi yolsuzluklarını, haksız zenginleşmesini ve iktidar suçlarını gizleme çabasıdır. Belediyelere açılan davalar, aslında kendi pisliklerini örtme operasyonlarıdır. Ancak halkın vicdanında çoktan mahkûm olan AKP iktidarı, seçim sandığında bu defteri kapatacaktır. Halkın iktidarı mutlaka kurulacak; hangi partiye mensup olursa olsun, yolsuzluklara bulaşan herkes bağımsız ve adil yargı önünde hesap verecektir.
Yargı Sopasıyla İktidar Sürmez
Yargıyı sopa haline getiren her iktidar, er ya da geç kendi sopasının gölgesinde devrilmiştir. AKP de aynı akıbete yazgılıdır. Zulümle, kumpasla, baskıyla kurulan iktidarlar kalıcı olmamıştır. Türkiye’nin demokratik geleceği, halkın örgütlü mücadelesi ve adalet arayışında yatmaktadır.
AKP, halkın seçtiklerine yargı eliyle baskı, zulüm ve kumpas yaparak iktidarını koruyamaz. İlk seçimde baraja takılması sürpriz olmayacaktır. Çünkü halk, iktidarın sopasını değil, kendi iradesini tanıyacaktır.




ÇOK ÜMİTSİZİM GELECEĞİMİZİ MERAK ETMİYORUM BELLİ