Munzur Doğa Ve Kültür Festivali Üzerine!

Dersim Doğa ve Kültür Festivali’nin ardından, içimde hem derin bir saygı hem de buruk bir umut taşıyorum.

Festival boyunca gösterilen dayanışma, yol arkadaşlığı ve samimiyet;

Tüm zorluklara rağmen birbirimize omuz verebilme direncimizi bir kez daha ortaya koydu.

Bu nedenler ile başta Dersim Dernekler Federasyonu yönetim kurulu üyesi Ruhi Çelik ve Kocaeli Dersimliler Derneği başkanı Aziz Laçin Başkanlarım olmak üzere, emeği geçen herkese ve bu umudu büyüten tüm katılımcılara en içten teşekkür, saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.

Ne yazık ki kolay olmuyor hiç birşey!

Bu festival;

Ne bir Turistik gezi, ne sadece bir kutlama değildi

Devletin yıllardır Dersim’e uyguladığı sistematik yaptırımlara,

kültürel inkar ve soykırımı,

doğaya dönük saldırılara karşı insanı ve demokratik bir duruştu.

Seyit Rıza”ları,

Düzgün Baba’ları saygıyla anarken;

Her taşında tarih,

her vadisinde acı,

her dağında direniş olan bu topraklarda,

yaşatılmak istenmeyen hafızayı yeniden yeniden dile getirme çabasıydı.

Yıllardır her festival dönemi öncesinde ve de sonrasında;

“Korkutarak sustururuz,” diye düşünenler vardı elbet.

Her etkinliğe bir yasak,

her adıma bir gölge düşürmeye çalışan içerideki ve içerde gözüken aslında dışarıda olan bedbahtların amaçlarını biliyoruz.

Fakat unuttukları bir şey var;

Mezopotamya’nın önemli kentlerinden biri olan Dersim’in ve diğer kentlerin hafızası derindir.

Ve o hafıza,

her türkünün,

her halayın,

her konuşmanın içinde bir kez daha can buluyor.

Ne yazık ki bazı eksiklikler de gözümüze çarptı.

Yöre halkının bir kısmında ki duyarsızlık,

yılların baskısıyla içe çekilmiş o sessiz kabulleniş,

teslimiyet ve kayyım politikalarına biat

insanın içini acıtıyor.

En çok da yerelde söz sahibi olan ama siyasal öngörüsünü ve halkla bağını kaybetmiş birey ve çok bilmiş kümelerin sessizliği ya da ilgisizliği düşündürüyor.

Oysa bu festival geçmişine ve geleceğine sahip çıkan hepimizin!

Doğanın, kültürün, belleğin ve geleceğin sesi!

Dost düşman bir kez daha duysun ki yılmadık, yılmayacağız.

Dersim Doğa Ve Kültür Festivali;

Eksik olan ne varsa onları tamamlamak için bir çağrıydı. Bir uyanıştı!

Yasaklara, korkulara, suskunluklara karşı bir halkın kendi sesini sahiplenme iradesiydi.

Kültür Susturulamaz!

Dersim Dernekler Federasyonu yönetim kurulu üyesi Ruhi Çelik’in Dersim Doğa ve Kültür Festivali üzerine sarf ettiği sözler, sadece bir serzeniş değil;

Bir çığlık, bir uyanış çağrısıydı.

“Dersim’liler kendi değerlerine sahip çıkmazsa, elin oğlu gelir kendi borusunu öttürür”

Bu cümle, bir halkın hafızasına, kimliğine ve köklerine sahip çıkmadığında başına gelebilecek en büyük felaketi çok net özetliyor.

Şöyle devam etti başkan Ruhi Çelik;

Devletin Dersim’i insansızlaştırma ve asimile politikaları siz gibi değerli dostların çığlıklarımıza ve mücadelemize destekleriyle engellenmeye ve direnişimizi süreklilik içeren duruşa taşıyor.

Elbette ki birçok yönüyle baskılanmaya çalışılan,

dilimizi, inancımızı, kültürümüzü ve doğamızı asimile ve sömürü yöntemleriyle yok etmeye çalışan zihniyete;

Dersim dernekleri ve Dersim Dernekleri Federasyonu olarak, ”Çekin elinizi Dersim’den” demeye devam edeceğiz.

Sizlere ve tüm arkadaşlarımıza Katkı ve katılımlarınız için teşekkür ederim…”

Evet!

Kültür,

sadece halayda atılan bir adım,

sadece bir ezgi de titreyen bir ses değildir.

Kültür,

tarihsel ve sosyolojik bir bellektir.

Kültür,

umutla, kararlılıkla sürdürülen bir dirençtir.

Başkan Ruhi Çelik’in dediği gibi;

“Biz kendi kültürümüze sahip çıkmadıkça, yönünü şaşırmış, kıblesi belli olmayan eller değiyor değerlerimize.

Onlar bizim olmayan öyküleri bizim üzerimizden yazıyor,

bizim olmayan dillerle bizi susturuyorlar.

Biz ise,

sahipsizlik içinde sessizce seyrediyoruz.”

Oysa Dersim;

Susarak var olmadı. Mazgirt’in taşında,

Munzur’un suyunda,

Pülümür’un ovalarında

her ninni de,

her ağıt da kendini anlattı.

Anlattı ki unutulmasın diye!

Şimdi biz unutursak, biz sessiz kalırsak;

Ne çocuklarımıza bir miras kalır ne de bu toprakların dili kalır.

Festival, bir eğlence değil;

düzene karşı bir direniştir aslında.

Bir kültürün yeniden örgütlenmesi,

köklerine tutunması, içinden yükselen sese kulak vermesidir.

Gelin bu sessizliği bozalım.

Gelin;

Kültürümüzün elinden tutalım.

Bu gidiş yanlış,

bu yön savrulmuş.

Yanlıştan dönmenin, aslımıza sarılmanın tamda zamanı şimdi.

Yoksa ne kalır geriye?

Ne bir türkü,

ne bir ağıt,

ne de aşk ile anımsanacak bir ad!

Biz biliyoruz ki;

Köklerine,

kültürüne sahip çıkmayan bir halk, kendine ait hiçbir geleceğe sahip olamaz!.

Genç ve dinamik başkanımız Aziz Laçin’in de dediği gibi;

“Şimdi elimizde kalan en büyük güç,

birlikteliğimiz.

Bu coğrafyada umut,

ancak birlikte inşa edilirse kalıcı olabilir.

Dersim’in doğası da,

dili de,

kültürü de;

Ancak sahip çıkarsak yaşayabilir.”

Bir kez daha, tüm emeği geçenleri yürekten selamlıyor, Ruhi ve Aziz başkanlarımız nezdinde yönetim kurullarına teşekkür ediyoruz.

Bu festivalin sadece bir an değil,

bir başlangıç olduğunu unutmadan yolumuza devam etmemiz gerektiğini anımsatmak istiyorum.

Geleceğe kilit vurulmaz,

Munzura set çekilmez!

Çünkü biz Dersim’iz.

Çünkü biz anımsıyoruz.

Çünkü biz,

unutmayacağız, unutturmayacağız.

Sokak TV olarak sizler ile birlikte olmaktan onur duyduk.

Konuk severliğiniz için ben ve haber-araştırma muhabirimiz İhsan Deniz adına çok teşekkür ediyorum.