Cumhuriyet Halk Partisi, 39. Olağan Kurultay sürecini hızla ilerletiyor. İlçe kongrelerinin bu hafta, il kongrelerinin ise 22 Ekim’e kadar tamamlanacağı duyuruldu. Parti kurmayları, 24 Ekim’de görülecek kurultay davasının yeni delege yapısı sayesinde “konusuz kalacağını” iddia ediyor. Kongrelerde öne çıkan en büyük tema ise “birlik ve adalet” çağrıları.
Ama işin özüne bakıldığında şu soru yakıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor: Bu birlik söylemi gerçek mi, yoksa partinin kendi iç krizini perdeleyen bir vitrin mi?
Kongreler: Demokrasi Değil, Otoritenin Araçları
CHP’nin kongre süreçleri yıllardır tabandan gelen demokratik bir katılımın ürünü olmaktan ziyade, üst yönetimin ve belediye başkanlarının belirleyici olduğu bir yapıya evrilmiştir.
Mahalle kongrelerinde belediye başkanlarının üyelere makam, mevki, iş vaadiyle yön vermesi; eş, dost, akraba ilişkileri üzerinden usulsüz delege yazımları; delege belirlemelerde düşük katılım… Bunlar, partinin örgüt içi demokrasiden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor.
Kongre, bir partinin nabzının attığı yerdir. Ancak CHP’de kongreler, tabanın sözünü özgürce söylediği alanlar değil, yukarıdan belirlenen dengelerin tasdik edildiği ritüellere dönüşmüş durumda.
İhraçlar ve Sessizleştirme: CHP’nin Açmazı
CHP yönetimi, “adalet” kavramını dilinden düşürmezken, partide kendisiyle aynı düşünmeyenleri ihraç etmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Bu tutum, örgüt içinde farklı seslerin çıkmasını engellediği gibi, dışarıya da ironik bir çelişki olarak yansıyor:
Kendi içinde demokratik olmayan bir CHP, nasıl olur da ülkede demokrasi mücadelesine öncülük edebilir?
Gerçek birlik, farklılıkları susturmakla değil, onların varlığını kabul edip ortak zeminde buluşturmakla mümkündür. CHP’nin “birlik” söylemi, bugün muhalif unsurları tasfiye etmenin bir başka adıdır.
Burjuva Partisi ile Sosyalist Parti Arasındaki Fark
Burada temel bir ayrımın altını çizmek gerekiyor:
- Burjuva partilerinde kongreler çoğu zaman lider merkezli, iktidar dağıtımına dayalı, yukarıdan aşağıya işleyen bir mekanizmadır. Delege sistemi bu yüzden manipülasyona açık ve tabanı kontrol altında tutmaya yarayan bir araçtır.
- Sosyalist partilerde ise kongre, tabanın iradesinin en doğrudan ifadesidir. Tartışmalar özgürdür, farklı görüşler demokratik biçimde yarışır ve sonuçlar çoğunluk kararına göre belirlenir. Leninist gelenekte kongre, “partinin en yüksek iradesi” olarak kabul edilir; tüm organlar ona hesap verir.
CHP’nin kongreleri bu açıdan burjuva siyasetinin tipik bir örneğidir: kitlelerin örgütlü iradesinden değil, kliklerin ve belediye ağlarının belirleyiciliğinden beslenir.
‘Birlik’ Söyleminin Arkasındaki Gerçek
Bugün CHP kurmaylarının dilinden düşmeyen “birlik” çağrısı, aslında parti içindeki muhalefeti bastırmak ve dışarıya güçlü bir görüntü vermek için kullanılan politik bir araçtır.
“Sandıkta yenemediklerimizi yargıyla susturmaya çalışıyorlar” diyen CHP yöneticileri haklıdır; iktidarın yargı sopasıyla CHP’yi kuşatmaya çalıştığı ortadadır. Ancak aynı CHP yönetiminin kendi içindeki muhalifleri “ihraç” sopasıyla susturması, bu söylemi boş bir retorikten ibaret hale getiriyor.
Bu tablo bize şunu gösteriyor: CHP’nin sorunu sadece iktidar baskısı değildir; aynı zamanda kendi içindeki anti-demokratik reflekslerdir.
Solun Görevi: Gerçek Demokrasi İçin Israr
Solun görevi, bu çelişkileri teşhir etmek ve “birlik” kavramının içini gerçek demokrasiyle doldurmaktır. Birlik, farklı sesleri susturarak değil, onları demokratik zeminde tartıştırarak sağlanır. Adalet, makam ve mevki dağıtmakla değil, her üyenin eşit hakka sahip olmasıyla mümkündür.
CHP kongre süreçleri, solun bu gerçeği daha yüksek sesle dile getirmesi gereken bir döneme işaret ediyor. Eğer CHP, kendini halkın umudu olarak görmek istiyorsa, önce kendi içinde demokratikleşmek, tabanın iradesine gerçek anlamda kulak vermek zorundadır.
Sonuç olarak bugün CHP’nin “birlik ve adalet” söylemi ile örgüt içi pratiği arasındaki uçurum giderek büyüyor. Eğer bu çelişki aşılmazsa, partinin halka sunduğu demokrasi iddiası da inandırıcılığını yitirir. Sol için görev açıktır: Kongre süreçlerini “yukarıdan dizayn” eden anlayışa karşı, gerçek taban demokrasisini savunmak.




sn yılmaz,
yazıyı yazarken hiç sordunuzmu kendinize bu ülkede mevcut koşullarfa gerçek demokrasi mümkünmü?
yada Gerçek demokrasi ne olmalı🤔
ben parti üyesi & delegesi olarak diğerpartiler ile kıyaslayınca on numara demolrasi derim.
ama evrensel değerler ,sol sosyalist bakışla yapılan bir saçmalık.
ülke olarak bakarsak neyimiz doğruki parti kongremiz doğru olsun ….
daha fazla uzatmayayım ama inandığım mevcut siyasi konjektörde yapılabilecek kongre yapılıyor diyebiliriz