Türkiye’nin gündemi bir kez daha aynı soruda düğümlendi: “Demirtaş neden serbest bırakıldı?”
Bu sorunun cevabı, ne sadece hukukta, ne de sadece siyasette gizli. Aslında ikisinin birbirine ne kadar karıştığını gösteren tipik bir Türkiye tablosu bu.
Hukuk mu? Siyaset mi?
Selahattin Demirtaş, yıllardır hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla hem de iç hukuk süreçleriyle tartışmaların merkezinde.
AİHM’in “derhal serbest bırakılmalı” kararına rağmen süren tutukluluk hali, Türkiye’nin hukuk pratiğiyle uluslararası normlar arasındaki farkı gözler önüne sermişti.
Bugünse tablo değişiyor gibi görünüyor. Ancak “serbest bırakılma” eyleminin kendisi bile politik bir mesaj taşıyor:
Hukuk, yeniden hatırlanmak isteniyor; ama siyasetin gölgesi hâlâ sahnede.
AİHM kararı ne diyor?
AİHM açık konuştu:
Demirtaş’ın uzun tutukluluğu, siyasi saiklerle yürütülen bir kısıtlama niteliğinde.
Yani mesele sadece “bir ceza davası” değil; ifade özgürlüğü, seçilme hakkı ve demokratik temsil meselesi.
Bu kararla birlikte Türkiye, sadece bir bireysel dosya değil, Avrupa hukuk sistemiyle ilişkisini de masaya yatırmak zorunda kaldı.
Ankara’nın sessizliği ve uluslararası baskı
Uzun süredir Avrupa Konseyi’nden gelen uyarılar, diplomatik masalarda yankı buluyordu.
Türkiye bu dosyayı “egemenlik alanı” olarak görse de, her yeni uyarı “hukuk devleti” tartışmalarını derinleştiriyordu.
Demirtaş’ın serbest bırakılması, bir anlamda bu baskının somut bir sonucu olarak okunabilir.
Fakat gerçek şu: Bu karar, yargının bağımsızlığından çok, siyasi atmosferin yumuşamasının bir işareti olabilir.
Seçim eşiğinde stratejik bir hamle mi?
Yaklaşan seçim süreci, her zaman olduğu gibi, dengeleri değiştiriyor.
Kürt seçmenin tutumu, muhalefetin dağınıklığı ve yeni anayasa tartışmaları…
Bu denklemde Demirtaş’ın özgürlüğü, bir “hukuki sonuç”tan öte “siyasi manevra” gibi görünüyor.
Zira, bir siyasetçinin özgürlüğü, toplumun vicdanında yer bulmadıkça, adaletin sağlandığını söylemek zordur.
Barış mı, yeni bir hesaplaşma mı?
Demirtaş’ın özgürlüğü, Türkiye’de bir yumuşama havası mı yaratacak, yoksa yeni tartışmaların kapısını mı aralayacak?
Bu sorunun cevabı, hem iktidarın hem de muhalefetin yaklaşımında gizli.
Eğer bu süreç “yeni bir barış diline” dönüşmezse, özgürlük sadece duvar değişikliğinden ibaret kalır.
Demirtaş meselesi, Türkiye’nin demokrasi sınavlarından sadece biri.
Ancak her defasında aynı gerçeğe dönüyoruz:
Hukuk siyasete yenildiğinde, adalet toplumdan uzaklaşır.
Bugün bir kişi serbest kalıyor, evet.
Ama asıl mesele şu: Adalet de serbest kalacak mı?
Semra Saral




Ellerinize kaleminize sağlık sevgili S. saral
Sağlıklı analizleriniz gözlemleriniz bizim siyaseti değerlendirmemize ışık yol oluyor. Teşekkürler