Burhanettin YILMAZ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. 39. CHP Kurultayı: Sol–Kemalist Perspektiften Siyasal Değerlendirme

39. CHP Kurultayı: Sol–Kemalist Perspektiften Siyasal Değerlendirme

CHP Kurultayı, yalnızca bir yönetim değişikliğine sahne olan sıradan bir örgütsel yenilenme değildir. İlçe örgütlerinden genel merkeze uzanan tartışmalarla birlikte, partinin geleceğinin ortak akılla yeniden planlandığı, başka bir ifadeyle CHP’nin genetik kodunun güncellendiği tarihsel bir dönemeçtir.

Advert
featured
service
1
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

CHP Kurultayı, yalnızca bir yönetim değişikliğine sahne olan sıradan bir örgütsel yenilenme değildir. İlçe örgütlerinden genel merkeze uzanan tartışmalarla birlikte, partinin geleceğinin ortak akılla yeniden planlandığı, başka bir ifadeyle CHP’nin genetik kodunun güncellendiği tarihsel bir dönemeçtir.

Bu kurultayın özünü üç temel başlıkta toplamak mümkündür:

1) Ulusal bağımsızlık çizgisinin geri çağırılması

2) Emek merkezli bir ekonomik paradigmanın zorunluluğu

3) CHP’nin “rejim-içileştirilmiş muhalefet” kimliğini aşma arayışı

Sol-Kemalist bir bakış açısından temel sorun şudur:
CHP, son 30 yıldır sistemin çatlaklarından sızarak “kontrollü muhalefet” görevi üstlenmiş, devlet içi güç odaklarının belirlediği sınırların dışına pek çıkamamıştır. 39. Kurultay ise bu kimliğin kırılabileceği bir eşik sunmaktadır; fakat aynı zamanda tarihsel fırsatın heba edilme riskini de içinde barındırmaktadır.

Ulusal Bağımsızlık: CHP Neden Eşikte?

Türkiye bugün ekonomik, teknolojik ve jeopolitik olarak yarı-sömürge ilişkilerine hızla geri itilmektedir. Bu durum yalnızca ideolojik bir iddia değil; verilerle, göstergelerle ve sahadaki gerçeklikle örtüşen somut bir tablodur:

  • Dış borçlanma sarmalı, ekonomiyi uluslararası finans çevrelerinin siyasal baskı aracına dönüştürüyor.
  • Sanayisizleşme, Türkiye’yi küresel üretim zincirlerinde düşük katma değerli, ucuz işgücü sağlayıcısına indiriyor.
  • Gıda ve enerji bağımlılığı, ulusal güvenliği piyasa dalgalanmalarına endeksli kırılgan bir alan hâline getiriyor.
  • NATO merkezli stratejik sıkışma, Türkiye’nin jeopolitik manevra alanını daraltarak bağımsız bir dış politika imkânını aşındırıyor.
  • Dijital veri kolonizasyonu, geleceğin en kritik gücü olan bilgi akışını çok uluslu şirketlerin denetimine bırakıyor.

Sol-Kemalist perspektife göre CHP’nin tarihsel görevi, bu bağımlılık zincirlerine “reform” önermek değil, tam bağımsızlıkçı devlet aklını çağın koşullarına uygun şekilde yeniden inşa etmektir.
Bu; ekonomiden dış politikaya, sanayiden tarıma, enerjiden dijital egemenliğe kadar tüm alanlarda devletçi, kamucu ve ulusal kalkınmacı bir yönelimi gerektirir.

Kurultayın Eksik Halkası: Bağımsızlık Stratejisinin Netleşmemesi

Bu kurultayın en kritik eksiği, Türkiye’nin içinde bulunduğu bağımlılık ilişkilerine karşı daha güçlü, daha çarpıcı ve toplumda yankı uyandıracak bir yönelim ortaya koyamamasıdır.

Mesajlar verilmiştir ama vaziyetin aciliyetine uygun bir politik kararlılık ve retorik düzeyi henüz yakalanamamıştır.

CHP hâlen üç temel çizgiden tam olarak kopmuş değildir:

  • ABD–NATO odaklı güvenlik paradigması,
  • AB fonlarıyla kalkınma arayışına dayalı yarı-bağımlı ekonomik model,
  • IMF ve benzeri küresel finans kuruluşlarıyla uyumlu makroekonomik çerçeve.

Bu üç eksene bağımlılık, CHP’nin gerçek anlamda kamucu, halkçı, üretim odaklı, devlet kurucu bir çizgiye dönüşmesini zorlaştırmaktadır.
Oysa Türkiye’nin kaderini belirleyecek tarihsel kırılma; ekonomik bağımlılıktan, dijital sömürgeleşmeden ve jeopolitik kuşatmadan kurtulacak ulusal kalkınma stratejisinin kararlılıkla ortaya konmasıdır.

Sonuç: Bir Eşik, Bir İmkân, Bir Uyarı

  1. Kurultay, CHP için üç anlama gelmektedir:
  1. Eşik: Partinin rejim içi muhalefet rolünden çıkarak gerçek bir halkçı iktidar alternatifi olma fırsatı.
  2. İmkân: Tam bağımsızlıkçı ve emek merkezli bir programı yeniden kurma zemini.
  3. Uyarı: Bu doğrultuda gereken siyasal kararlılık gösterilmezse kurultayın yarattığı tarihsel fırsat hızla buharlaşabilir.

Türkiye’nin içinde bulunduğu bağımlılık yapıları, artık “orta karar reformlarla” çözülecek boyutu aşmıştır.
CHP’nin de kuruluş felsefesine, yani tam bağımsızlık – halk egemenliği – kamuculuk üçlüsüne yeniden ve kararlılıkla dönmesi; bu kurultayın gerçek anlamını bulmasının tek yoludur.

39. CHP Kurultayı: Sol–Kemalist Perspektiften Siyasal Değerlendirme
+ - 1

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 15 Aralık 2025, 14:52

    Sn Buhanettin Yilmaz ; yazınızı dikkatlice okudum. Chp 1974 ‘lerde Bir iktidar yüzü gördü.Ustelik koalisyon ortağı da vardı. Çekinceleriniz/ önerilerinizin hepsini gerçekleştiren bir politika izledi. Kurultay sürecini ve seçilmiş arkadaşlarımızı dikkate alarak IKTIDAR YETKISI ile gerçekleştirilecek politikalari chp yapamaz/ yapmıyor diye eleştirmenin doğru olmayacağı kanaatindeyim.

    Cevapla
Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin