Yazan: Burhanettin Yılmaz
Siyaset sahnesi, bir tiyatro gibi. Rol dağıtımı önceden yapılmış, seyirciden beklenti ise her zaman aynı: Unut, affet, alkışla. Ama artık bu oyun işlemiyor.
Son günlerde gündeme oturan gelişmeler, özellikle Muharrem İnce’nin CHP’ye dönüşü ve ardından yaptığı çağrı, akıllara şu soruyu getiriyor: “Peki, ya sorumluluklar ne olacak?” Siyasi kariyerini CHP’den ayrılarak şekillendiren, kendi yolunu çizip partileşen, kimi zaman ana muhalefete en sert sözleri söyleyen bir isim, şimdi yeniden “birlik” çağrısıyla dönüyor.
Tam da burada şu soruyu sormak halkın hakkı:
Malı götürürken, yani koltuk, imkan, güç varken yalnızdınız; şimdi bedel ödenmesi gereken bir dönemde, krizin tam ortasında, neden hep birlikte olmamızı istiyorsunuz?
Yemezler!
Bu sadece Muharrem İnce ile sınırlı bir konu değil. Türkiye siyasetinde sıkça gördüğümüz bir düzen bu. Yıllarca iktidarın imkanlarından faydalananlar, rant düzeninin bir parçası olanlar, işler kötüye gittiğinde “ama hepimiz sorumluyuz” diyerek ortaya çıkıyorlar.
Hayır!
Biz değiliz o sorumlular.
O koltuklarda oturanlar, o imzaları atanlar, o kararları verenlerdir sorumlu.
Halk; bedelini zaten fazlasıyla ödüyor.
Enflasyonla,
İşsizlikle,
Umutsuzlukla,
Göçle,
Yoksullukla…
Ama işin en acı tarafı ne biliyor musunuz?
Bu düzenin aktörleri, hâlâ halkın hafızasını hafife alıyor. Zannediyorlar ki birkaç duygusal cümleyle, geçmiş unutulur. Oysa halk artık görüyor, biliyor, not ediyor. Kimin ne zaman sustuğunu, ne zaman döndüğünü, ne zaman koltuğa oturduğunu…
Siyasi erdem, sadece iktidar kovalamak değil; yenilgiye sahip çıkmak, kriz anında halkla omuz omuza olmak, yanlış yapıldığında bunu itiraf edebilmektir. Bugün “birlik zamanı” diyenlerin birçoğu, dün halkın feryadına kulaklarını tıkayanlardı. O yüzden bu çağrıların samimiyeti sorgulanmalıdır.
Elbette ki siyasal mücadele bir “yeniden buluşma” alanıdır. Ama bu buluşmalar halkın çıkarı için değil de sadece kişisel ikbal için yapılıyorsa, orada hesap da sorulmalıdır.
Bugün Türkiye bir yol ayrımında. Bir yanda yıllardır ülkeyi yönetenlerin yol açtığı büyük yıkım, diğer yanda ise hâlâ net bir umut yaratamayan muhalefet. İşte bu karmaşada, “yalnızken götürüp, ortakken ödeyelim” diyenleri teşhir etmek, tam da halkın görevidir.
Yani…
Artık kimse halkı kandıramaz.
Artık kimse “hepimiz biriz” deyip kendi günahını örtbas edemez.
Ve en önemlisi:
Malı götürürken yalnız olanlar, bedeli hep birlikte ödememizi istiyorsa… Yemezler kardeşim. Yemezler!





Cuk oturmuş 👌
BANA GÖRE HEPSİ DOĞRU
YÜREĞİNE SAĞLIK