Gerçek Gündemden Kaçış: İktidarın “Kürt Kartı” ve Çöküşün Ayak Sesleri

Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, Lazıyla, Çerkeziyle…
Bu ülke 85 milyon yurttaştan oluşuyor. Bu yurttaşların tamamı, 23 yıldır aynı iktidarın elinde şekillenen bir yönetim anlayışının sonuçlarını iliklerine kadar hissediyor. AKP iktidarı, çözüm üretmek yerine sorun üretmeyi bir yönetim biçimi hâline getirdi. Bugün bir kamuoyu araştırmasına baktığınızda Türkiye’nin acil çözüm bekleyen ilk on sorunu şöyle:

1. Ekonomik kriz ve hayat pahalılığı
2. İşsizlik ve güvencesiz çalışma
3. Adalet sistemi ve hukuka güven
4. Demokrasi, ifade özgürlüğü, siyasal baskılar
5. Eğitimde çöküş ve eşitsizlik
6. Mülteci/göçmen politikası
7. Yolsuzluk ve kayırmacılık
8. Sağlık sisteminde kalite kaybı
9. Kadına yönelik şiddet
10. Deprem ve afet hazırlıksızlığı

Bu listeye dikkatle bakıldığında çarpıcı bir gerçek ortaya çıkıyor:

Kürt sorunu ilk on sırada yok.

Bu, sorunun ortadan kalktığı anlamına gelmiyor; tersine, insanların günlük hayatta artık nefes alamayacak kadar ağırlaşan ekonomik ve sosyal problemler nedeniyle “acil gündem”in çok gerisine düştüğünü gösteriyor.

Bugün bir işçinin sofrasına koyacak ekmeği yokken, gençler geleceksizliğin boşluğunda savrulurken, kadın cinayetleri cezasız kalırken, kiralar asgari ücreti yutarken toplumun doğal refleksi hayatta kalmaya yönelmiştir.

Peki; iktidar neyin peşinde?

Tam da bu noktada AKP–MHP bloğunun yeniden sahneye sürdüğü “Apo ile görüşme” iddiaları devreye giriyor.

İktidar neden tam da şimdi Kürt meselesini ısıtıyor?
Neden yıllardır kapı duvar kesildiği konuda yeniden bir “trafik” oluşuyor?

Yanıt basit:

Çünkü iktidar gerçek gündemden kaçıyor.

Gerçek gündem; yoksulluk, adaletsizlik, yolsuzluk, liyakatsizlik ve devlet yönetimindeki çürüme.

İktidar bu sorunların yaratıcısı.
Çözemediği gibi büyütüyor.
Ve biliyor ki bu sorunlar toplumun sabrını taşırdı.

Bu yüzden yıllardır yaptığı gibi yeniden toplumu ayrıştırarak, kutuplaştırarak, gündemi bulandırarak kendi ömrünü uzatma derdinde.

Bugün Kürt sorununun yeniden raftan indirilmesinin nedeni çözüm arayışı değil; iktidarın çöküş korkusudur.

AKP–MHP’nin derdi çözüm değil, iktidarını korumak

AKP bu ülkede Kürt sorununun çözümünü hiçbir zaman stratejik bir hedef olarak görmedi. Ne Oslo görüşmelerinde, ne Dolmabahçe mutabakatında, ne de bugün dillendirilen görüşme ihtimallerinde.

İktidarın tek derdi sandıktaki tablosudur.

Ekonomi çökmüştür.
Toplum tükendi.
Orta sınıf yok oldu.
Gençlik ülkeden kaçma planı yapıyor.
Devlet kurumları güven kaybının dibinde.

Böyle bir tabloda AKP’nin elinde iki araç kalıyor:

1. Gündemi manipüle etmek
2. Toplumu kutuplaştırarak kendi tabanını sıkılaştırmak

Kürt meselesi bu açıdan iktidarın yıllardır kullandığı en güçlü siyasal enstrümandır. Bugün yapılan şey de tam olarak budur.

Toplum gerçek gündemi görüyor

Bugün halkın ezici çoğunluğu için gündem bellidir:
Hayat pahalılığı, kira krizi, adalet yokluğu, siyasal baskı, deprem korkusu…

Kürt sorunu bu ülkenin en kritik meselelerinden biridir, evet.
Ama acil çözüm bekleyen sorunlar listesinde olmamasının nedeni, iktidarın yıllarca çözümsüzlük üzerinden siyasi çıkar devşirmesidir.

Toplum artık oyalanmak istemiyor.
Yalana, manipülasyona, oyalama siyasetlerine karnı tok.

Sonuç: Gündemi değiştirmek isteyen iktidardır, hakikati gören halktır

AKP–MHP iktidarı ne zaman sıkışsa Kürt kartını masaya sürüyor.
Ama bugün tablo farklı.
Toplum, yıllardır tekrar edilen bu senaryonun farkında.

Bu ülkenin sorunlarını çözecek olan:
Kutuplaştırma değil, demokrasi;
Ayrıştırma değil, eşit yurttaşlık;
Gizli görüşmeler değil, şeffaf ve samimi bir siyasal akıl.

Gerçek gündem masada duruyor.
Ve o masanın etrafında 85 milyon yurttaş artık sahte kriz üretimlerine değil, gerçek çözümlere bakıyor.